Antalya'dan Arif Sertbaş isimli okuyucumuzun sorusu şöyle: "Bir galericiye borcum vardı. Gününde ödeyemedim. Malum Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik kriz beni de etkiledi. Alacaklı bulunan galerici eşimin kullandığı ve ruhsatı da eşime ait olan aracı, eşimin elinden zorla alıyor ve eşimi de galeriye götürerek senet imzalatıyor. Sonra da benden imzalı senet aldılar. Ne yapabilirim?" Cevap: Ülkemiz bir hukuk devletidir. Kişiler alacaklı veya borçlu olabilirler. Bunları tahsil yolu yine hukuk kuralları içinde gösterilmiştir. Bu konuda İcra İflas Kanunu vardır. Bu kanuna herkes uymak zorundadır. Hiç kimse, hiç kimseden herhangi bir alacağını zorla alamaz. Hele, eşi dahi olsa bir başkasından zorla alamaz. Eşinize yapılan anlattığınız kadarı ile bir gasptır. Gasp konusu Türk Ceza Kanunu'nda düzenlenmiş bir suçtur. Senet alınması da, aracın alınması da bunu doğrulamaktadır. Aynı zamanda ağırlaştırıcı bir neden oluşturmaktadır. Bunun için suçun işlendiği yer Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunma imkanınız vardır. Bu konuda, iddianızı başta şahit beyanı olmak üzere, kanuni delillerle ispatlamanız gerekmektedir. Bu ispatı yaptığınız takdirde, senedi ödemekten kurtulabilir ve aracınızı geri alırsınız. Eğer, senedi alanlar üçüncü kişilere senedi ciro ederek vermişler veya direkt üçüncü kişiler adına işleme konu yapmış iseler, bu konuda da tedbir istekli iptal davası ve menfi tesbit davası açma imkanınız vardır. Borç ödemekle yol yürümekle Size gelince, siz de borcunuzu ödemelisiniz. Bu konuda, öncelikle alacaklı ile anlaşarak süre almalısınız. Bu hem kanuni hem de etik değer açısından bir gerekliliktir. Borcunuzu ödeme konusunda göstereceğiniz sadakat, meselenin çözümünde faydalı olacaktır. Ülkemiz zor bir dönemeçten geçiyor. Bu sıkıntılı dönemde, binlerce senet ödenmemekte ve çekler karşılıksız çıkmaktadır. Bu dönemde alacaklı olsun borçlu olsun, insanlarımız bir diyalog ve anlayış seferberliğine girmelidir. İnsanlarımız birbirini yıkmadan, kırmadan; testilerdeki sular dökülmeden meselelere çözüm bulunmalıdır. Bunun temeli ise iyi niyettir. Samimiyettir. Arzulu bir gayrettir. Bu yaklaşımımız muhatabımız tarafından anlaşıldığı an, gerekli esnekliğin gösterilmesi her zaman mümkündür. Ama bunun yerini, oyalama, zaman kazanma, aldatma gibi asla tasvip edilemeyecek şekiller aldığı takdirde, tarafların sinirleri gerilmekte ve insanları öfkelendirmektedir. Öfke insana yanlış yaptırmaktadır. Bunun için, yumuşak ve fakat samimi ve kararlı bir diyalog içinde bugünleri atlatmanızı temenni ediyorum. Rapor Yıldız rumuzlu okuyucumuzun sorusu şöyle: "Çalışamaz raporum olduğu için mevcut işimden istifa ettim. Beni başka bir işe almadılar. Elimde raporum da var. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne müracaat etsem olur mu?" Cevap: Öncelikle, iç hukuk kurallarının tükenmesi gerekmektedir. İç hukuk kuralları tüketilmeden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne müracaatınızdan bir netice alamazsınız. Bunun için, niçin işe alınmadığınız, işyerinizin neresi olduğu gibi hususların ayrıntısına girmekte fayda vardır. Bunun için bir hukukçuya giderseniz size yardımcı olunabileceği kanaatini taşımaktayız.