İstanbul'dan ACİZ rumuzlu okuyucumuzun sorusu şöyledir: "Ülkemiz bir kriz yaşamakta. Ben de bu krizden etkilendim. Alacaklarımı tahsil etmekte zorlanmaktayım. Bana borçlarını ödemeyenleri istemeyerek de olsa icraya koymak istemekteyim. Bu konuda nasıl bir prosedür vardır. Açıklar mısınız?" Türkiye'miz, insanımız hakikaten ciddi bir ekonomik sıkıntı geçirmekte. Bu sıkıntı hayatın her aşamasında kendisini göstermekte. Bu ortamda kişinin alacaklarını tahsil edememesi, borçlarını ödeyememesi sonucunu da doğurmakta. Bu ise, karşılıklı olarak icra takiplerine, hacizlere,satışlara, masraflara ve dolayısıyla külfete ve zaman kaybına neden olmakta. Bu gibi durumlarda kişiler, aciz hale düşebilmekte. Acizliğini hissedenlerin takınacakları tavrın rengini de tayin etmeleri ayrı bir konu. İcra takibi için genellikle bir avukat ile anlaşmakta fayda görülmektedir. Avukat tutulsun veya tutulmasın, işleyecek prosedürün ana başlıkları şöyledir: 1- İcra dosyasının hazırlanması 2- İcra Müdürlüğü'nde dosyanın açılması ve borçluya tebligat çıkarılması. 3- Borçlunun itiraz hakkını, var ise şartları kullanması. Yok ise mal beyanında bulunması. 4- Var ise itirazın kaldırılması veya iptali için dava açılması. Mal beyanında bulunulmamış ise, mal beyanında bulunmamaktan dolayı ceza isteği ile İcra Ceza Hakimliği'ne dava açılması. 5- İtiraz yok ise hacze gidilmesi. Borç ödenmez ise, haciz işlemi yapılarak malın muhafaza altına alınması. 6- Haciz edilen mallar hakkında üçüncü kişilerin talepleri var ise, istihkak davası hakkının kullanılması. 7- Muhafaza altına alınan malların hacizlerinin kesinleştirilmesi ve satış ilanının yapılması. Tebligatların yapılması. 8- Kıymet takdirine itiraz durumu var ise bunun davasının açılması ve sonucunun beklenilmesi. 9- Malların ihale ile satılması. 10- İhaleye itiraz hakkının kullanılması ve davasının açılması. 11- Birden çok haciz var ise, alacaklılar arasında sıra tayini. 12- Satış sonucu elde edilen paranın paylaştırılması. Harçların ödenmesi ve yedieminlik ücretinin ödenmesi. Dimyat'a pirince giderken... Kimi zaman da, bu kadar muamele yapılır ama sonuçta geçen yıllara rağmen sonuç alınamaz. İtirazlar nedeni ile borçlu haklı çıkabilir. Borçlunun mal varlığı bulunamayabilir. Hacizli mallar olması nedeni ile para, önceki haciz sahibine gidebilir. İstihkak davaları aleyhe bitebilir. Bu arada, icra, haciz, avukat masrafları derken, ek külfetler gelebilir. Keza, hacizli mallar satılamadığı için yedieminlik ücreti dahi alacaklının üstüne kalabilir. Uzun bir zaman bu konu kişinin vaktini işgal edebilir. Fikrinin yorulmasına neden olabilir. Hatta kimi zaman fiili tartışmalar ve atışmalara neden olabilir. Bir yanda ekonomik kriz insanlarımızı sıkıntıya düşürürken, diğer yanda, alacaklarını tahsil edememenin mağduriyeti buna eklenebilir. Bu durumda kişi sormadan edememektedir: Varlığın mı, yokluğun mu sıkıntı. Şu halde, kişinin aczini ve haddini bilmesi ne güzel. Alacaklının borçluya kolaylık göstermesi ve meseleyi diyalog ile halletmesi ne güzel. Bir başka güzel de, kişinin borçlanmaması veya borçlanmış ise borcunu ödemesi ne güzel. Darısı bütün borçluların başına.