Anadolu’nun cevheri geleceğe ışık tutuyor

A -
A +

Anadolu, tarih içinde hep farklı ve sıra dışı özel bir duruşun adı olmuş. Üzerinde yaşadığımız bu topraklar ne kadar kadim bir tarih ve sır dolu lezzetleri barındırıyor. Bize yakışan ise değerini bilmek…

 

Anadolu’nun cevheri geleceğe ışık tutuyor

 

Kimi coğrafyalar vardır sırlarının arkasına saklanmış. Doğru anlayamazsanız sıradan bir coğrafya sanırsınız. Anladığınızda ise heyecanlandıran keşif duygusuyla sarsan bir coğrafyadır artık karşınızda duran…

 

Bilinen on iki bin yılın derinliğinden çıkıp gelen görkemli geçmişe rağmen yeterince tanınmayan ve az bilinen kaç coğrafya vardır. Dünyanın en önemli uygarlıklarının içinde yaşayan ve hâlâ yeterince anlaşılamamış... Anadolu’dan söz ediyoruz elbette. Anadolu tarih içinde hep farklı ve sıra dışı özel bir duruşun adı. Anadolu’nun derinliğini bir çırpıda anlamak mümkün değil elbette. Hiç susmamış bir coğrafyayı dilsiz saymak ve yılların ötesinden gelen sesini dinlemeden yeni coğrafyalara da seslenmek çok sarsıcı bir yanılgı olmaz mı? Anadolu bu zenginliği ile oluşturduğu sır dolu lezzetlerinin yanında o lezzetleri ortaya çıkaran kültür ve coğrafyasıyla sadece tepesini gördüğümüz bir aysberg gibi yıllardır yanı başımızda duruyor. Bundan 18 bin yıl geriye gidildiğinde Anadolu’nun ortasında Konya Ovası’nda, büyük bir iç deniz (veya büyük bir göl) var. Anadolu Platosu, ormanlarla kaplı Anadolu’nun tam göbeği... Yaşamaya ve yerleşmeye çok müsait şartlar taşıyor. Bu topraklarda nerede ise her çeşit vahşi hayvan yaşamış. 

 

Anadolu’nun cevheri geleceğe ışık tutuyor

ÇANAK ÇÖMLEKSİZ DÖNEM

Yabani tahıl ürünlerinden elde edilen tohumların ekilmesiyle başlayan tarım, zaman içinde gittikçe gelişmiş. Besin üretimi ve ilk yerleşik köy toplumları yeni bir çağın başlangıcı olmuşlar. Bu çağa uzmanlar “YENİ TAŞ DEVRİ” anlamına gelen Neolitik Çağ diyorlar. Bilinen bir gerçek var ki TOPLU YAŞAM, ŞEHİR, SANAT, TARIM, HAYVANCILIK, TİCARET, AVCILIK VE SAVAŞÇILIK Anadolu’da çok ama çok uzun zamandır vardır. Anadolu’nun bu ilk insanları kimdir? Tabii ki bilinmiyor. Ama mağara adamı diyebileceğimiz ilk HOMO SAPIEN’LERİN avcı ve toplayıcı ekonomilerinden, yerleşik düzene ve yarı tarım ekonomisine geçişleri ÇATALHÖYÜK’te gözler önüne seriliyor. İnsanlar besin üretimine geçtikleri ilk yıllarda pişmiş toprak kaplar yapmasını bilmiyorlar ve bu sebeple de Neolitik Çağ’ın bir evresi çanak çömlek kullanılmayan bir dönemdir.

TARIM ÖN PLANA ÇIKMIŞ

 Çatalhöyük’ün bize gösterdiği gibi çanak çömleksiz dönem çok uzun sürmemiştir. Hâlbuki, göçebe toplumlarda çanak ve çömleğin keşfi çok daha uzun zaman almıştır. İlk kent dokusu ÇATALHÖYÜK’te oluşmaya başlamıştır. Avcılık gittikçe tarım karşısında önceliğini kaybetmiştir. Eskiden ev duvarlarını süsleyen av partilerini gösteren resimlerin yerini bereketin simgesi olan kadın figürleri almaya başlamıştır. MÖ 5.600 yılında eriyen buzullarla suyu kabaran Akdeniz, önündeki tabii barajı çatlatarak şimdi Karadeniz denen tatlı su gölüne bağlanıyor. Akdeniz’in suyu iki yıl boyunca Karadeniz’e akıyor. Böylece Ege Denizi, Marmara Denizi ve Boğazlar ortaya çıkmış. Anadolu’nun da içinde yer aldığı Bereketli Hilal’de gerçekleşmiştir. 

 

Anadolu’nun cevheri geleceğe ışık tutuyor

ŞANSIMIZIN FARKINDA MIYIZ?

Bereketli Hilal, tarihteki ilk kentlerin, yazının, devletlerin, uygarlık dediğimiz çok uzun zincirin başlangıç noktasıdır. Bereketli Hilal; yukarı ve aşağı Mezopotamya’ya, şimdiki Irak’a, Güneydoğu Anadolu’ya, Toros Dağlarına, Kuzey ve Batı Suriye’ye, Lübnan, Ürdün ve İsrail’in bulunduğu topraklara verdiğimiz bir addır. Bereketli Hilal, bugün yediğimiz bitkilerin büyük bir kısmının yaban atasının bulunduğu topraklardır. Bereketli Hilal’deki buğday, arpa gibi yiyeceklerin evcilleşmiş hâli ile yabani ataları hemen hemen aynıdır. Bu olgu, Bereketli Hilal’in bir avantajıdır. Uzmanların verdiği bilgiler çerçevesinde kesin tarihleriyle bitkiler MÖ 8.500 (bundan 10.500 yıl önce), hayvanlarsa MÖ 8.000 (bundan10.000 yıl önce) dolaylarında evcilleştirilmiştir. Bereketli Hilal, dünyadaki temel tarım ürünlerinin ve hemen hemen evcilleştirilmiş belli başlı bütün hayvanların ana yurdu olma özelliğini taşımaktadır. Evet ne kadar şanslıyız değil mi? Üzerinde yaşadığımız bu topraklar ne kadar kadim ve görkemli bir tarihin tanığı… O hâlde bize yakışan, bu topraklara gereken değeri ve saygıyı göstermek olmalı.

TİRE KÖFTE

Anadolu’nun cevheri geleceğe ışık tutuyor

 

MALZEMELER

 

>> Yarım kilo orta yağlı kıyma
>> 3 adet sivri biber
>> 4 adet domates
>> 2 yemek kaşığı tereyağı
>> Karabiber, tuz

HAZIRLANIŞI

İlk olarak derin bir kaba yarım kilo orta yağlı kıyma konulur. Üzerine yaklaşık bir tatlı kaşığı tuz ve damak tadınıza göre karabiber eklenerek özleşene kadar iyice yoğurulur. Daha sonra yoğrulan harç 10 eşit parçaya bölünür. Küçük bir kâsede su ve az bir tuz karıştırılır. Tuzlu su ile eller ıslatılarak köftelere silindir şekli verilir. Üzerine hafifçe bastırılarak tahta çöp şişlere yerleştirilir. Köftenin orta incelikte olması sağlanır. 10 parçaya da aynı işlem yapılır. Yapışmaz bir tava ısıtılır. Hazırlanan köfteler tavaya dizilerek arkalı önlü hafifçe kızarana kadar pişirilir.  Pişme işlemi bittikten sonra tabağa alınarak kontrollü şekilde şişlerden çıkarılır. Sosu için geniş bir tavada tereyağı eritilir. İrice doğranan domatesler eklenir. Tuz ilavesiyle domatesler yumuşayana kadar pişirilir. Başka bir tavada bir yemek kaşığı dolusu tereyağı eritilir. Ardından biberler de irice doğranır ve hafifçe kızarana kadar pişirilir. Üzerine tire köfteleri eklenir. Dikkatli bir şekilde biberler ile birlikte karıştırarak hafifçe kızarana kadar pişirilir. Son olarak domates sosu servis tabağına güzelce yayılır. Üzerine tire şiş köfteler ve biberler yerleştirilir. Arzuya göre bir tutam ince kıyılmış maydanozla servise sunulur.

TANDIR ÇORBASI

Anadolu’nun cevheri geleceğe ışık tutuyor

 

MALZEMELER

 

>> 250 g kuşbaşı et
>> 1 çay kaşığı tuz
>> 1 çay kaşığı karabiber

 

Terbiyesi için;

 

>> 2 yemek kaşığı yoğurt
>> 2 yemek kaşığı un
>> 1 yumurta sarısı
>> 2 su bardağı et suyu
>> 4 su bardağı su

 

HAZIRLANIŞI

 

Düdüklü tencereye konulan etin üzerini geçecek kadar su eklenir. Kısık ateşte yaklaşık 1,5 saat kadar pişirilir. Et dağılma kıvamına geldiğinde kenara alınır ve küçük küçük didilir. Çukur bir kapta un, yoğurt ve yumurta sarısı bir miktar su çırpılır. Üzerine et suyu ilave edilir. Karışım tencereye alınıp bir miktar su ilavesiyle sürekli karıştırılarak kaynamaya bırakılır. Fokurdamaya başladığında altı kısılır ve didiklenen etler eklenir. Tuzu ayarlandıktan sonra bir iki taşım daha kaynatılır. Kâseye alınan çorbanın üzerine arzuya göre tereyağında kızdırılan pul biber gezdirilir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.