Yerel mutfak kültürleri, Türkiye’nin gastronomi turizminde önemli bir rol oynuyor. Ancak, bu potansiyelin tam anlamıyla değerlendirilebilmesi için doğru politikaların oluşturulması, yerel halkın bilinçlendirilmesi ve turizm altyapısının güçlendirilmesi gerek.
Yeni yılın bu ilk günlerinde özellikle yazmak istediğim konu YEREL KÜLTÜRLERİN GASTRONOMİ TURİZMİNDEKİ YERİ olacak. Çünkü ülkemizde bu konu kimi zaman suistimal, kimi zaman ihmal, kimi zaman da bilgisiz yöneticilerin bilgisizliğine mahkûm edilen bir durumda. Süratle birbirine benzemeye başlayan dünyada insanların gezme, yeni yerler görme ve farklı lezzetler deneyimleme çabaları arzu ve istekleri giderek çoğalmakta. Dünyanın birçok bölgesinde bu ihtiyaçlara cevap vermek ve bu ihtiyaçtan doğan talebi bölgenin ekonomik varlığına dönüştürmek üzere profesyonel çalışmalar yapılmaktadır. Yerel gastronomi kültürleri soyut yerel kültür varlıklarının, bugün turizm amaçlı kullanılan en önemli değerlerindendir. Gastronomi turizmi ekonomik etkisi nedeniyle bölgesel kalkınma aracı olma, yerel kültürü koruma ve sürdürülebilirliğini sağlama, günümüz turistlerinin beklentilerini karşılama özellikleri nedeniyle oldukça değerli bir araca dönmüş durumda. Artık 1990’lı yıllara kadar bilinen Ege ve Akdeniz kıyıları ile deniz, kum, güneş potansiyelinden maksimum ekonomik fayda sağlama, ulusal ekonomiyi güçlendirme politikalarıyla ele alınmıştır. Bunun bir sonucu olarak Türkiye turizmi bugün dünyada ilk onda, kıyı turizmi ülkesi imajıyla yer almaktadır. Ancak bu, turizm amaçlı kullanılmak üzere çok zengin doğal ve kültürel değerlere sahip olan Türkiye için çok da doğru değildir. Ülkemiz için bilhassa deniz olmayan bölgelerde varlığını sürdüren ÖZGÜN YEREL MUTFAKLAR günümüz gastronomi turizmi kapsamında çok değerli hâle gelmiştir. Çok geç kaldığımızı düşündüğüm bu sürecin, artık süratle ele alınması ve harekete geçilmesi gerekmektedir.
Yazımın girişinde bu konunun kimi zaman suistimal edilen (yani hemen her şehirde gastronomi etkinlikleri yapılarak kaynakların birilerine peşkeş çekilmesi), kimi zaman ihmal edilen (ülkemizde özgün mutfak kavramının tam anlaşılamamış olması ya da yeterli ilginin gösterilmemesi sonucu bazı bölgelerin yeterince harekete geçirilememesi), kimi zaman da bilgisiz yöneticilerin bilgisizliğine mahkûm edilen bir durumda olması (yani yerel yöneticiler vali ve belediye başkanlarının vizyonsuzluğu) nedenleri ile bu çok zengin gastronomi varlığımızdan yeterince faydalanılamadığı aşikârdır. Vizyon 2023’te bu konunun ele alınışı ise ne yazık ki yetersiz kalmıştır. Türkiye’nin turizm pastasından yeterince faydalanamayan BATI KARADENİZ (KASTAMONU-SİNOP), DOĞU KARADENİZ (RİZE, TRABZON), ORTA KARADENİZ (ÇORUM, TOKAT), DOĞU ANADOLU (KARS, ERZURUM, ELAZIĞ) VE GÜNEY DOĞU ANADOLU (DİYARBAKIR, ŞANLIURFA) Bölgeleri ve bilhassa adı geçen şehirlerdeki gastronomi potansiyellerinin durumu daha iyi ve derin incelenmeli. Bu bölge ve bilhassa şehirlerde gerekli çalışmalar yapılmalıdır.
Yaklaşık 35 yıldır geleneksel mutfaklar üzerine yaptığım araştırmalar adı geçen bölge ve şehirlerin gastronomi turizmiyle gelişme sağlamada, kendine has ve çok çeşitli yerel gastronomi kültürü potansiyellerine sahip oldukları sonucunu vermiştir. Bu bölgelerde gastronomi turizmine dair çok ciddi varlık olduğu ancak belirttiğim sebepler nedeniyle yeterince gelişmediği, turizm altyapısının çok yetersiz olduğu ve bu konunun ulusal politikalarda yer almadığı tespit edilmiştir. Ülkemizde hâlen gastronomi turizmi amaçlı ziyaret edilen illerin yine gelişmiş iller oldukları, bu illerde yerel gastronomi örgütlenmelerinin bulunduğu, kent bazında gerçekleşen yerel gastronomi varlıklarına dayalı festival ve şenliklerin olduğu bir iki sıra dışı örnek (GAZİANTEP, ADANA) dışında bu etkinliklerin turizm amaçlı gerçekleşmediğini üzülerek söylemek zorundayım.
Özetlersek mevcutta bir iki il gastronomi turizmi amaçlı ziyaret edilerek olumlu bir çıkış yakalamakta. Az gelişmiş ancak ciddi gastronomi varlığı olan diğer bölgelerde ise bir hareketlilik görülmemektedir. Oysa KASTAMONU, SİNOP, RİZE, TRABZON, ÇORUM, TOKAT, KARS, ERZURUM, ELÂZIĞ, DİYARBAKIR, ŞANLIURFA illeri doğru adımlar, akıllı politikalar ile harekete geçirilmesi gereken, mevcut gastronomi turizmi bölgelerinden farklılaşacak ve yarışacak eşsiz potansiyellere sahiptir. Gastronomi turizminin geliştirilmesi yolunda yukarıda adı geçen bölge ve illerin mevcutta turizm hareketliliğine ve yeterli turizm altyapısına sahip olmamaları, yerel halkın gastronomi turizminin avantajlarının farkında olmaması, girişimcilik özelliklerinin düşük olması, ekonominin durgunluğu gibi nedenler, turizm sürecinin en baştan, temel konuları ele alarak planlanmasını gerektirmektedir. Sonuç UZUN YILLAR KÜLTÜR TURİZMİNİ SOMUT KÜLTÜR VARLIKLARI İLE SINIRLANDIRAN ÜLKE, BÖLGE ve ŞEHİR POLİTİKALARININ KENDİNİ BU ANLAMDA YENİLEMELERİ VE SOYUT KÜLTÜR VARLIKLARINI HAREKETE GEÇİRMELERİ GEREKMEKTEDİR.
Adnan Şahin'in önceki yazıları...