Ülkemizin dış politikasının amacı belli. İnsan merkezli, vicdan eksenli…
Bir anlayışla yurtta ve dünyada; barışı, huzuru ve istikrarı tesis etmek...
Peki bunu nasıl gerçekleştiriyoruz? Eskiden olduğu gibi pasif değiliz. Sorumluluk üsleniyoruz, sonuç odaklıyız. Bölgesel olsun, uluslararası olsun… Meseleler bizsiz çözülemiyor. Zulümlere, eziyetlere engel oluyoruz. Gözyaşlarını siliyoruz, mazlumları koruyoruz. Asya’da, Afrika’da, Latin Amerika’da, Körfez’de, İslam ülkelerinde Türk Dünyasında Gazze’de, Suriye’de, Etiyopya’da, Somali’de… Ukrayna-Rusya arasında ara buluculukta, diplomatik kanalları kullanıyoruz. Kısacası her sahada, her masada varız…
Egemen güçlerin hepsi farkında; varlığımızın, büyüklümüzün, itibarımızın,
Ekonomide, teknolojide geldiğimiz noktanın, hülasa bizsiz bir şey olmayacağının…
Yeni “Çok Kutuplu” dünya düzeninde, “Kutupbaşı” olarak yerimizi güçlendiriyoruz.
Bu vesile ile Avrupa’ya da bir göz atalım:
Ekonomisi krizde, siyaseten batmış durumda. İslamofobi, ırkçılık almış başını gidiyor. Faşist partiler yönetimi ele geçiriyor. ABD ile başları dertte. Başkan Trump meydan okuyor… Avrupa Birliğine karşı tavırlı… ‘Amerika’yı çökertmek için kuruldu’ diyor. Ukrayna konusunda kale bile almıyor. Sömürü düzenleri paramparça oldu. Gazze’den uzak durdunuz. Suriye konusunda kaypak davrandınız. İnsanlık sınavını geçemediniz.
Peki kaostan, arkaik durumdan çıkma ihtimalleri?
Tabii ki var, hem de çok basit…
Türkiye’yi Avrupa Birliği’ne alarak…
Cumhurbaşkanı Erdoğan boşuna demedi:
“Avrupa’yı içine düştüğü çıkmazdan sadece Türkiye kurtarabilir. Avrupa’ya can suyu verecek olan yine Türkiye’dir” diye.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın ifade ettiği gibi:
"Bizim Avrupa’ya ihtiyacımız yok. Avrupa’nın bize ihtiyacı var."
Şimdi karar verme zamanı… İş işten geçmeden…
Tam zurnanın zırt dediği yerdesiniz. Ya batacaksınız, ya düze çıkacaksınız.
Şunu unutmayın ki;
Bize bir adım atana biz bin adım atarız. Bu böyle biline…
1999 yılında Kenya’da yakalanmıştı.
Teröristbaşı Abdullah Öcalan, İmralı’da yargılandı.
Cam kafes içinde savunma yaptı.
Şehit ettiği asker, polis ailelerinin, katledilen vatandaşların yakınlarının huzurunda...
İdam cezasına çarptırıldı. AB’nin uyum yasası sayesinde kurtuldu. Cezası müebbet hapse çevrildi. İmralı sakini olarak cezasını çekiyor...
Çözüm sürecinde önemli aktördü ama… O zaman sonuç alınamamıştı.
Terörsüz Türkiye girişimiyle…
Terör örgütüne yaptığı çağrı sonuç verdi…
PKK kendini lağvedecek, silah bırakacak…
(Yine de ihtiyatlı iyimserliği elden bırakmamak lazım. Uzatılan elin havada kalmaması için… Gerekli tedbirler kısa zamanda alınacaktır. Devletimiz demir yumruğunu daima hazır tutacaktır.)
Neyse konumuza dönecek olursak:
Teröristbaşı uçakla getirilirken “Memleketine hoş geldin” diyen güvenlik görevlilerine nasıl karşılık vermişti, onu da hatırlatalım:
“Bir hizmet imkânı varsa yapabilirim…”
İşte imkân, işte hizmet vakti!
Gazze’yi işgal planı için klip hazırladı.
Katil Netanyahu ile tatil yaparken… Keyif çatan görüntülere yer verdi.
Katledilen 50 bine yakın Filistinliyi, evsiz yurtsuz, aç, susuz kalan milyonları, hiç umursamadan, kale almadan…
Yapay zekâdan yararlanarak.
Kanada’ya göz koyuyor. Meksika Körfezi’nin adını değiştiriyor. Ukrayna’nın madenlerini sahipleniyor. Avrupa’yı defterden siliyor. Heybesinde neler var daha… Bilmek ve kestirmek mümkün değil.
Trump neyin peşinde?
Gerçekleşmesi mümkün olmayan…
Yapay çevre peşinde…
Zira doğal çevrelerin sınırı belli.
Trump’ın Yapay zekâlı tarzı…
Kendini doğallığından koparıyor.
Suni istikamete doğru yönlendiriyor.
Zelenskiy ile Beyaz Saray tartışması da..
Tamamen yapay bir planlama gibi…
KADIN, MEDYA, TOPLUM…
Kadına yönelik şiddetle mücadelede… Toplumun çekirdeği ailenin korunmasında…
Medyanın önemi yok sayılamaz. Kitleleri mutlaka etkiler, yönlendirir.
Olumlu ya da olumsuz istikamette!
Aileye sahip çıkılması, kuşakların iyi yetiştirilmesi
Sağlıklı ve huzurlu toplumun varlığı…
Medyanın katkıları ile mümkündür.
Gündüz kuşaklarında yayımlanan…
O meşum programların haricinde…
Bu konuda RTÜK de fazlasıyla çabalıyor.
Medyada Kadın Temsili Çalıştayı…
Örnekleyeceğimiz uluslararası faaliyetlerden biri…
RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin konuşmasında:
Medyada etik ve güçlü bir kadın temsiline dikkat çekti.
Bunun da daha adil bir toplum inşa edeceğini vurguladı.
RTÜK Üyesi meslektaşımız Dr. Deniz Gürel ise…
Çalıştayın 2 yıllık bir sürenin ürünü olduğunu söyledi.
Kadının doğru temsilinin toplumsal adalete katkı sağlayacağını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın mesajına gelince:
Medyanın insan, toplum ilişkilerindeki rolünü şöyle dile getirdi:
“Medya toplumun değer yargılarını şekillendiren ve bireylerin dünyayı nasıl algıladığını belirleyen güçlü bir araçtır. Kadınların toplumda eşit ve güçlü bir şekilde temsil edilmesi, sadece bizler için değil, tüm toplum için bir kazanımdır.”
Kültür Bakanlığının destek verdiği Çalıştay’da Aile Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş yoktu. Onu temsilen bir bakan yardımcısı da konuşabilirdi.
Acaba neden?
Akif Bülbül'ün önceki yazıları...