Dünyanın çok farklı bir ülkesi Japonya;
Kurallarla yönetilen bir devleti,
Disiplininden hiç taviz vermeyen halkıyla…
Kuralları korumalarının sebebi ise;
Geleneklerine, geçmişlerine olan bağlılık,
Toplumsal yozlaşmayı önlemek…
Yabancılara karşı çok hürmetliler…
Güler yüzlüler, selamlaşmayı seviyorlar.
Zarafet, nezaket genlerine kodlanmış âdeta.
***
Dev teknolojiye hâkim ülkenin iki şehrini gezdik.
İlk durağımız 3. büyük şehri Osaka’ydı.
Çok kültürlü ve kozmopolit bir şehir Osaka…
Ülkenin finans merkezi, zengin mutfak kültürünün odak noktası.
Çok uluslu elektronik şirketlerin de bulunduğu yer…
İkinci durağımız ise 36 milyon nüfuslu başkent Tokyo.
Neredeyse ülke nüfusunun üçte biri burada.
Japonya da Türkiye gibi yaşlanıyor:
Doğurganlık oranı çok düşük.
Yalnız başına yaşama artmış.
İki kişilik aileler çoğunlukta.
Konutlar çok küçük, kullanışlı ama depreme dayanıklı.
Kiralar ise sabitlenmiş gibi.
Bizde olduğu gibi aşırı zam yok.
Uzun yıllar oturanlara indirim bile söz konusu.
Çok katlı gökdelenlerle küçük yapılar iç içe…
Yapılaşmada şehirlerin doğal hâli gözetiliyor.
Modern mimari de revaçta.
Umuma açık yerlerde çöp kutusu bulamazsınız.
Caddeler ve sokaklar her taraf pırıl pırıl…
Sigara içmek ve çöp atmak yasak.
Evlerde ve iş yerlerinde atık üniteleri var.
Çöpler ayrıştırıp belirli noktalara bırakılıyor.
Ayrıştırma yapmayanlar kameralara yakalanıyor.
Şehirler dünyaca ünlü otel zincirlerinin elinde.
Çok katlı ve çok geniş alanı işgal ediyorlar.
Sistemli bir çalışma hayatı var Japonya’da.
AVM ve iş yerleri saat 20.00’de kapatılıyor.
Memurlar ise işi bitinceye kadar çalışıyor.
Onların tek şikayeti bürokratik işleyiş.
Evrak kırtasiyeciliği çok yoruyormuş onları…
Trafiğe gelince… Ulaşım çok kolay ve rahat.
Dört bir yandan metro ve hızlı trenlerle sarmalanmış.
Şehirlerde birbirinin üstünden geçen köprüler gördük.
Trafik lambaları ve işaretlerine harfiyen uyuluyor.
Bisiklet kullananlar için parklar mevcut.
***
Neden Japonya’daydık, onu da anlatalım sizlere…
Ticaret Bakanımız Sayın Ömer Bolat’ın davetlisiydik.
Expo 2025’de Türk pavilionun tanıtımına katıldık.
Tanıtımda muhteşem bir organizasyonla karşılaştık.
Doğal, kültürel ve tarihî varlıklarımız...
Türk mutfağı, ünlülerimiz özellikleriyle ekrana yansıtıldı.
Halk danslarımızın eşliğinde, Anadolu’nun mistik nefesiyle,
Japon geleneksel müziğinin inceliği iç içe geçti.
Türk ve Japon sanatçılarının nağmelerinde…
Doğunun dinginliği ile Anadolu’nun içtenliği birleşince
Farklı bir ruh hâli sardı salondaki konukları.
En büyük ilgi ise… Mehter takımımızaydı.
Davetliler mehter takımımızın eşliğinde yürüdü.
Pavilionun bulunduğu alana kadar.
Mehter takımımız yeri göğü inletti marşlarıyla…
İnsanların oluşturduğu koridorda ilerlerken,
İnsanlar video ve fotoğraf çekmek için yarıştı.
Tabii ki ortaya çıkan bu tablo gurur vericiydi.
Ülkemiz için, halkımız için...
***
Japonlar pratik zekâlı olarak biliniyor.
Ama işin aslı öyle değilmiş… Sebebi;
Kurallar sadakatle bağlılık ve yerine getirme.
Teferruatlarla çok uğraşıyorlar.
İşlerine müdahale edilmesinden hoşlanmıyorlar.
Zaman önemli değil, işlerini eksiksiz yapmak önemli.
Sakin ve huzurlu oldukları için de uzun ömürlüler…
Ortalama ömür yüz yıl. 120 yılı geride bırakanlar da mevcut.
Türk girişimcilerin pratik zekâsı ile Japonların disiplin ve azmi birleştiğinde…
İki ülke arasında neler yapılır neler… Saymakla bitmeyen;
Ticarette, sanayide, savunmada müteahhitlik hizmetlerinde…
Çok büyük projelere imza atmak mümkün…
Bunun ilk örneğini de size verelim isterseniz;
Asya’da üçüncü ülkelerde ortak iş birliği yapılması…
Bakan Ömer Bolat ve ekibinin verdiği emeğin karşılığı ülkemize fazlasıyla yansıyacaktır, inşallah.
Akif Bülbül'ün önceki yazıları...