Terörle iltisaklı olduğu için tutuklanan
Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer…
CHP’yi hallaç pamuğuna çevirdi.
Ekrem İmamoğlu ve Özgür Özel, Özer’in safında yer alırken…
Mansur Yavaş oralı bile olmadı.
Yaptığı cılız hukuki izah haricinde...
Daha sonra da niyetini açık açık beyan etti.
"Yörüngeden çıktı" diyen İmamoğlu taraftarlarına da:
"Yörüngeyi şaşıran ben değilim" cevabını verdi.
6 Ok’un milliyetçilik kavramını hatırlattı.
Bu mesajı muhatapları almıştır umarım.
Parti tabanında ise ikilik had safhaya ulaştı.
DEM’e destek verenler, sıcak bakmayanlar…
Neden üç ismi zikrettik… Hemen açıklayalım.
Cumhurbaşkanlığı adaylığı yarışı açısından...
Önemli figürler, önemli oyun kurucuları oldukları için,
Özel, her ne kadar, “Karar verici benim” dese de…
İmamoğlu’na koltuk çıkmak zorunda kalıyor.
Kendi yerini garantiye almak istiyor.
İmamoğlu, İstinaf Mahkemesi’nin önünü kesmek,
Adaylığı önündeki engeli kaldırmak için çabalarken…
Bir yandan da DEM’i küstürmemeye çalışıyor.
Ahmet Özer’i sahiplenmesi de bu yüzden.
Her durumda çark Yavaş’ın aleyhine dönüyor…
Harcanmaktan korkan Yavaş da…
Oyunda olduğunu her fırsatta dile getiriyor…
Belli bir üslupla, nezaketle…
CHP tabanını da dikkate alarak,
Milliyetçi seçmene de göz kırparak…
Özel-İmamoğlu-Yavaş üçgeninde;
Öyle dolaplar dönüyor ki…
Nereye kadar uzandığını, kime kadar gittiğini
Kestirmek mümkün değil ya da çok zor.
Pisagor bağıntısı bile işin içinden çıkamaz.
Zira, "a kare artı b kare eşittir c kare" değil?!
Saflar sabit değil… Öyle karışık hâlde ki…
Yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal misali…
ANAHTAR, KİLİT VE DE ÜMİT
Nihayet Yavuz Ağıralioğlu partisini kurdu.
İsmini de alfabenin ilk harfinden aldı.
Tanıtım toplantısında uzun uzun anlattı.
Sultan Alpaslan’dan başladı. Anadolu’ya kadar uzandı.
Devletimizin kurucusu Atatürk’le noktaladı.
Uzun girizgâhtan sonra baklayı ağzından çıkardı:
A “Anahtar Parti”nin kısaltılmışıydı.
Adaletin, adanmışlığın, aklın, ahlakın işaretiydi.
İktidarı suçladı, muhalefete, “kifayetsiz” dedi.
Yol haritasını çizdi. Kendi deyimi ile:
Zaman, tarih ve mekânın şehadetinde çıktı bu yola.
Ne diyelim… Vatana, millete hayırlı olsun!
***
Partinin sembolü ne? Anahtar…
Hangi anahtar?
Merhum devlet adamı Erbakan’ın,
Millî Selamet Partisi’nin simgesi anahtar…
Tek fark var… Bu kez anahtar ters çevrilmiş.
Sanki tepetaklak gidişin işareti gibi…
Millî Görüş tabanı sıcak bakmadı zaten.
Ülkücü camiadan destek gelir mi?
AK Parti küskünleri yanaşır mı?
Cumhur İttifakı konum itibarıyla…
Muhafazakâr, milliyetçi tabanın merkezinde.
Peki, 'Anahtar' hangi kapıyı açacak?
Diyelim ki bir kapıyı açtı, içeride ne bulacak?
Muamma içinde muamma… İçinden çıkabilirsen çık!
Eeee geriye ne kalıyor?
Yine bol bol ‘a’ ama bu kez şaşkınlığın ifadesi olarak…
Bu arada;
Çarpıtılmış tarih romanlarına karşı mücadele eden…
Kilit, Anahtar, Kapı, Konak, Çatı, Üçler-Yediler-Kırklar
Bu Atlı Geçide Gider, Geçitteki Ülke’yi…,
Gerçek tarihin tadıyla edebiyatımıza kazandıran…
Merhum Mustafa Necati Sepetçioğlu'nu da analım dedik.
Ağıralioğlu bu eserlerden esinlenmiş olmasın sakın!
Yoksa, biz de mi “Ağır” bir yazı kaleme aldık!?.
KIYMETİNİ BİLMEK
Uluslararası alanda söz sahibi olmak,
Her meselede çözümün adresi gösterilmek
Huzurun, barışın tesisi için çalışmak…
Nerede bulunursa bulunsunlar,
Mağdurlara masumlara kucak açmak,
Her babayiğidin harcı değildir.
Her ülkenin kapasitesi buna yetmez.
Ama Türkiye hariç…
Ateş çemberi bir coğrafya içindeyiz.
Dört bir yanımızda savaş var…
Ekonomik zorluklar aldı başını gidiyor.
Bu olup bitenlere rağmen…
Büyüyen gelişen bir ülkeyiz.
Savunma sanayimiz zirvede.
Sağlıkta, eğitimde, ulaşımda,
Ticarette iyi bir konumdayız…
Alternatif enerji kaynakları üretiyoruz.
Proaktif bir dış politika izliyoruz.
Haklının yanında haksızın karşısındayız.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde…
22 yılda katbekat mesafe aldık.
Ülkemiz nereden nereye geldi.
Yabancılar bunun çok farkında…
Örnek mi istiyorsunuz işte size örnek:
Amerikalı emekli büyükelçi Prof. Dr. Jorge Heine…
Bakın neler diyor bizim için:
"ABD'nin egemen olduğu tek kutuplu dönemden, farklı bir sisteme doğru geçiş sürecindeyiz. Şu anda gördüğümüz yükselen güçlerin daha da yükselişi. Türkiye de bunların arasında yer alıyor. Türkiye’nin BRICS'e katılım başvurusu, Batı'ya yalnız Brüksel'in ya da Washington'ın iyi niyetine bağlı olmadığını ve yükselen güçlerin son derece önemli olduğunu gösteriyor. Türkiye'nin başka seçenekleri de var ve bu da onu çok ayrıcalıklı bir konuma, bir bakıma öncü ve egemen konuma getiriyor. Burada akılda tutulması gereken iki şey var. Türkiye'nin askerî ve ekonomik olarak yükselişi. Türkiye büyük bir ülke, önemli bir endüstriyel gelişime sahip. Bütün bunlar, ona uluslararası ilişkilerde sert güç dediğimiz özelliği veriyor. Buna ek olarak Türkiye'nin yapısıyla ilgili çok ilginç bulduğum şey, uluslararası ilişkilerde bu nitelikleri sergileme kapasitesi."
Emekli Büyükelçi bu açıklamasını TRT Haber’e yaptı.
Muhalefet liderleri mutlaka izlemişlerdir diye düşünüyorum!
Yanılıyor muyum yoksa?..