Cüzdana sıkışan vicdan

Vicdan sıradan bir sözcük değildir. Sadece bir isimden ibaret değildir. Bir nesne değildir, soyut, şümullü… Çok derin anlamları olan bir kavramdır.

 

Mesela:

 

Yaratılışın öznesi, içtimai hayatın temel taşı…

 

İyiliğin temsilcisi, kötülüğün düşmanıdır.

 

Mesela:

 

Doğruyu yanlışı birbirinden ayıran

 

Birliğin beraberliğin ortak simgesidir.

 

Mesela:

 

İnsanın kendi kendini yargılaması,

 

Toplumun ahlaki değerlerinin korunmasıdır.

 

Mesela:

 

İlahi adaletin olmazsa olmazı,

 

Beyni, kalbi yönlendiren manevi bir güçtür…

 

     ***

 

Kavramı indirgememizin sebebi:

 

Vurguncular, fırsatçılar, karaborsacılar…

 

Asgari ücret gündeme gelir gelmez hepsi sistematik harekete geçti… Etiketler değişti, fiyatlar uçtu… Zamlar daha cebe girmeden buharlaştı. Siz ne derseniz deyin, fark etmez… Oralı bile olmazlar... Yüzsüzdürler. Ar damarları çatlamıştır. Vicdanları yoktur.

 

Bunlar, insafını cüzdanına satanlardır!

 

Ruhunu kirleten, merhamet yoksunu, ceplerini doldurma yarışı yapan insanlardır. İstediğiniz kadar denetim yapın, istediğiniz kadar ceza kesin…

 

Umursamazlar… Caymaz, yılmazlar.

 

Halkı soymaya devam ederler. Azlığı çokluğu tartışılacaktır ama… Emeklilere, çalışanlara verilecek zam da bunların ekmeğine yağ sürecek. Dört gözle bekliyorlar. Bugün yarın görürüz… Etiket operasyonlarının yansımalarını…

 

Dememiz o ki;

 

Ahlaki mizandan şaşmayan,

 

İçinden gelen sese kulak verenler…

 

Her zaman üretir, her zaman kazanır.

 

Halka hizmet vermekten keyif alır.

 

Doğru insanların pusulasıdır vicdan…

 

Sözlerimizin hedefi belli;

 

Tezgâhçılar, hilekârlar, tağşişçiler…

 

Halkı zehirleyenler, hepimizi çaresiz bırakanlar.

 

Helal nedir bilmeyenler, harama tamah edenler.

 

Çoluğunu çocuğunu haksız kazançla büyütenler.

 

Fâni dünyaya aldanan… Kalp gözü kör olanlar…

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan çağrıda bulundu.

 

“Fahiş fiyatlı ürün ve hizmetleri boykot edin" diye…

 

Gerekçesini de şöyle açıkladı:

 

"Satılmayan ürünün, kullanılmayan hizmetin, alıcısı olmayan mamulün fiyatının bir önemi kalmayacaktır."

 

Boykot yapmaya var mısınız!

 

Gelin bu ahlaksızlara ders verelim.

 

Hanya’yı Konya’yı görsünler, anlasınlar.

 

Bir de ne dedi Cumhurbaşkanı Erdoğan:

 

‘‘Enflasyon kötülüklerin anasıdır!”

 

Biz de ilave edelim anlamı bütünleştirelim:

 

Vicdansızlar da babası…

 

Bilmem anlatabildik mi?!.

 

 

MİLLET DEVLET VATAN

 

 

Jeopolitik, stratejik, lojistik olarak Yerkürenin merkezdeyiz… Dünya gücümüzün farkında. Paha biçilemez bir konumdayız.

 

‘Türkiye’ denince akla gelen üç kelime;

 

Barış, huzur, güven…

 

Gıpta ile bakıyorlar… Bizi örnek alıyorlar.

 

Aman ha istikrarımızı bozmayalım.

 

Birliğimizi beraberliğimizi koruyalım.

 

Halel gelmesine izin vermeyelim.

 

Aramıza nifak sokulmasına engel olalım.

 

Dış odaklar ve maşalarına dikkat edelim.

 

El birliği, dayanışma içinde…

 

Ülkemizi "yeni dünya düzeni"ne hazırlayalım.

 

Etrafımızdaki ateş çemberini dikkate alarak…

 

Şehit kanlarıyla sulanmış bu vatanı…

 

Korumak kollamak her birimizin görevi:

 

Devletimize, Cumhuriyetimize sahip çıkarak…

 

Merhum Nurettin Özdemir, mısralarında vatan sevgisini ne güzel dile getirmiş.

 

"Vatan,

 

Antalya'da bir mavi su,
Posof'ta bir çorak tarla,
Gümüşhane'de bir yemyeşil bahçedir.

 

Vatan,
Sivas yaylasında
Yıldız bakışlarıyla aydınlanan
Ipıssız bir gecedir.

 

Vatan,
Kelkit'te bir kardeş mezarı,
Zonguldak'ta bir maden işçisi,
Rize'de çay toplayan bir gelin
Ve seccâdesinde namaz kılan bir ihtiyar annedir.

 

Vatan,
Aydın tebessümüyle Aslıhan
Ve duru bakışlarıyle Emine'dir.

 

Vatan,
Ceylânpınar'da bir ince ceylân,
Edirne'de bir ince minaredir.

 

Vatan,
Hudut boylarında dalgalanan
Güzel bayrağımızda
Hâre hâredir.

 

Vatan
Küçük ellerinin avuçladığı
Sâde bir toprak parçası değil çocuğum,
Toprakla büyüyen bir kutsal düşüncedir."

 

 

ÜMİTLENME VAKTİ

 

 

Bir yıl daha geride kaldı:

 

Acılar yaşadık. Sevindik güldük.

 

Büyük olaylara şahit olduk.

 

Savaşlar başta olmak üzere…

 

Hep Müslümanlar zulüm gördü.

 

Avrupa’da İslamofobi hortlatıldı.

 

Camiler bombalandı, iş yerleri tahrip edildi.

 

Gurbetçilerimiz ırkçı saldırılara maruz kaldı.

 

En büyük dram ise Gazze’deydi.

 

Soykırımcı Netanyahu… Çoluk çocuk demeden.

 

50 bine yakın Filistinliyi hunharca katletti:

 

Hitler’i bile geride bıraktı.

 

Suriye’de ise BAAS rejimi yerle bir oldu.

 

Katil Esad arkasına bile bakmadan kaçtı.

 

Rusya-Ukrayna savaşı muammaya dönüştü.

 

Depremler, yangınlar, büyük kazaların…

 

Ardı arkası hiç kesilmedi…

 

2024’e ümitle girmiştik… Ama olmadı.

 

İnşallah 2025;

 

Kötü olaylara, kâbus dolu, kaos dolu günlere,

 

Kötü sürprizlere kucak açmaz.

 

Ülkemiz için istediğimize gelince:

 

Hükûmet canla başla çalışıyor.

 

Hiçbir taviz vermeden, hedefe ulaşacağız.

 

Buradan hareketle;

 

Alınan tedbirlerin ekonomiyi rayına oturtması, hayat pahalılığının sona erdirilmesi, toplumun her kesiminin refahının arttırılması…

 

Halkın yüzünün yeniden güldüğü. Küskünlüklerin, dargınlıkların olmadığı, gelişen, büyüyen, ilerleyen, kalkınan…

 

Huzurlu, mutlu bir Türkiye… Gülen bir Türkiye…

 

En büyük toplumsal beklentimiz…

 

Allah yâr ve yardımcımız olsun.

 

Temennimizi bu sözle noktalayalım:

 

"Gülmek bir güneştir. İnsanın yüzünden keder ve hüzün kışını defeder."

 

 

 

Akif Bülbül'ün önceki yazıları...