HANGİ ADALET YA DA KİMİN ADALETİ!

A -
A +

Öyle bir geniş kavram ki adalet… Ucu bucağı yok.

 

Türk Dil Kurumu’nun sözlüğüne göre;

 

Hak ve hukuka uygunluk.

 

Yasalarla sahip olunan hakların herkes tarafından kullanılması.

 

Herkese kendine uygun düşeni, kendi hakkı olanı verme.

 

Acaba bu sınırsız hakkın, hakkını verebiliyor muyuz?

 

Düşünmemiz gereken esas konu bu…

 

Siyasetçinin adaleti başka, yargının adaleti başka…

 

Vatandaşın adaleti başka, devletin adaleti başka…

 

Dindarın adaleti başka, sekülerin adaleti başka…

 

Ama hangisi olursa olsun…

 

Asıl soru işareti burada gizli?!

 

“Memnuniyet”sizlik…

 

Hiçbir şekilde kararlardan hoşnut olamıyoruz…

 

Beklentimiz hep askıda kalıyor…

 

Çözümü olmayan sosyolojik bir vaka gibi…

 

Dimdik karşımızda duruyor ADALET!

 

     ***

 

Biz yine de konuyu;

 

Pozitif yaklaşımla birkaç örnek vererek sürdürelim...

 

Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya…

 

Doç. Dr. Metin Kıratlı’nın yemin töreninde,

 

Ne güzel dile getirmişti bu nadide kavramı…

 

Hem de Filistinlileri katleden, Lübnan’a da saldıran,

 

Aziz vatanımıza, Anadolu topraklarına göz diken…

 

Katil Netanyahu’ya ‘Dur’ denilmesini isterken;

 

“Yapılan zulümlere ırk, din, dil, renk vb. hiçbir ayrım yapılmadan,

 

bir an önce cesaretle ve adaletle müdahale edilmelidir ki;

 

Bu, insan olmanın zorunlu bir sonucu, yaşamsal bir vicdani burcudur.”

 

Yargıtay Başkanı Ömer Kerkez de…

 

Daha geniş bir açıdan değerlendirme yaptı.

 

Yeni adli yılın başlaması töreninde…

 

Bakın neler dedi:  

 

"Adalet güçlüyü değil haklıyı korumaktır.

 

Adalet haklı olanla empati kurabilmektir.

 

Adalet bir işçinin hakkını daha teri kurumadan verebilmektir.

 

Adalet; alacaklıyı da borçluyu da, işçiyi de, işvereni de,

 

Tüketiciyi de, üreticiyi de, kiracıyı da kiraya vereni de,

 

Mağduru da sanığı da…

 

Aynı anda düşünebilmek, herkese tam olarak verebilmektir.

 

Adalet; Arka sokaklarda bisikleti çalındığı için ağlayan bir çocuğun yüzünü güldürebilmektir.

 

Adalet, okul çıkışı güle oynaya evine giderken; önce kaçırılan, sonra günlerce kötü muamele edilen, sonra hunharca öldürülen henüz 13-14 yaşındaki bir kız çocuğunun annesinin yüreğindeki acıyı hissedebilmektir.

 

Adalet, eşi ve çocukları içini saçını süpürge eden sonra da kapının önüne bırakılan, eziyet edilen, dövülen, vurulan kadınların başını öne eğdirmemektir.

 

Adalet; liyakat, liyakat adalettir.”

 

     ***

 

Devletimizin en tepe noktasından da bir göz atalım adalet anlayışına…

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,

 

Yeni Yasama Yılı’nda verdi, bu mesajları:

 

“Bir devleti var eden ve ayakta tutan adalettir.

 

Milleti huzur, refah ve güvenlik içinde tutan adalettir.

 

Devleti her türlü tehditten koruyacak olan adalettir.

 

Ekonomiyi büyütecek, eşit dağılımı sağlayacak, çalışanı, çalıştıranı, üreticiyi, tüccarı, sanayiciyi mutlu edecek olan yine adalettir.

 

Suçlu ile masum birbirinden ayırt edilmezse, suçlu elini kolunu sallayıp gezerken, masum cezalandırılırsa adalet sarsılır.

 

Adalet sarsılırsa, devlet sarsılır. Devlet sarsılırsa, milletin bekası tehlikeye girer.”

 

Diyeceksiniz ki muhalefetin adalet anlayışı ne?

 

Anlatmaya gere yok, sizler biliyorsunuz zaten…

 

Gezi olayları organizatörlerinin,

 

Kobani olaylarının sorumlularının,

 

Teröre bulaşmış milletvekillerinin salıverilmesi…

 

PKK’nın siyasi uzantısı partilerin kapatılmaması,

 

FETÖ’cülere af ve kucak açılması,

 

Devlete, millete hakaret edenlerin baş tacı edilmesi…

 

Sözlerimizi MHP lideri Devlet Bahçeli’den alıntıyla noktalayalım:

 

“Adalet ve hakkaniyetin sözünü eden çok olsa da, riayet ve saygı duyan neredeyse kalmamıştır."

 

 

PEK YAKINDA!

 

 

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ne diyor;

 

"Bizi cumhurbaşkanı adayı tartışmalarıyla kaosun içine çekmek isteyenler dostlarımız değildir."

 

Peki kaosa kimler yol açıyor?

 

Mansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu ve avaneleri…

 

Yani düşman içeride… Dışarıda dost aramaya gerek yok!

 

 

FARKINDALIK

 

 

HANGİ ADALET YA DA KİMİN ADALETİ!

 

Yeni Yaşama yılına farklılıklarla başladı, TBMM…

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasında;

 

Muhalefeti hedef almadan birlik beraberlik çağrısı.

 

Devlet Bahçeli’nin DEM’lilerle tokalaşması.

 

Numan Kurtulmuş’un verdiği resepsiyona,

 

Son senelere göre biraz daha ilgi gösterilmesi.

 

‘Ne eksikti?’ derseniz hemen onu da söyleyelim…

 

Kabineden sadece Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’u görebildik.

 

Cumhurbaşkanı ve bakanlar ağırlıklı olduğu zaman...

 

Habercilere gün doğuyor… Bu vesile ile hatırlatalım dedik.

 

 

MUHTEŞEMİN DE ÖTESİNDE…

 

 

Limak Filarmoni Orkestrası, Murat Karahan ve İbrahim Yazıcı…

 

Müthiş performans sergilediler.

 

Konservatuar mezunlarından kurulu orkestra,

 

Eleştirilere kulak asmayan, dünyaca tanınan opera sanatçısı,

 

Ve birçok esere imza atan ünlü orkestra şefi…

 

Anadolu’muzun zengin kültürel mirası şarkı ve türkülerle…

 

Bizleri büyüleyici bir yolculuğa çıkardılar.

 

Ankara’nın boğucu siyasi atmosferinde hoş dakikalar yaşatarak.

 

Bu işin öncüsü Ebru Özdemir’e teşekkürler…

 

Önemli bir not da konser gelirlerinin…

 

Mühendis kızlarımıza vakfedilmesi…

 

Bu da takdire şayan bir husus!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Yalınız Efe 8 Ekim 2024 12:50

Adalet deyince aklıma önce Hz. Ömer "radiyallahü teâlâ anh" sonra Cüneyt ARKIN geliyor. Vatandaş Rıza ve oğluna kelepçe takıp adalete baba oğul giden Babacan...