MASUMİYET BEZİRGÂNLARI!

Sesli Dinle
A -
A +
Bugün, büyüklükleri ile övünen…
İnsan hakları savunucusu o ülkeler var ya?
Aslında zulmün temel abide taşları…
Amerikalılar, yerli halkı yok etmedi mi?
Fransızlar, Afrika’ya kin kusturmadı mı?
Almanlar, Yahudileri katletmedi mi?
Ruanda vahşeti hâlâ hafızalarda değil mi?
Bunlar ilk akla gelenler…
Daha başkaları da var, sicili bozuk...
Firavun, nemrut, tiran, melanet,
Faşist, zalim, narsist, sadist…
     ***
İlişkilerimizin doruk noktada olduğu Rusya...
Bunların arasında yok mu?
Hiç olmaz olur mu, tabii ki var, hem de nasıl?!
Kafkaslarda yaptıkları zulmün haddi hesabı yok.
İşte size örnek;
Yıl 1944, 14-15 Kasım… Kara gün…
Gürcistan’ın Meshedi bölgesinde,
Sınırımıza yakın mesafede  yaşayan Türkler…
Yani Ahıska Türkleri …
Komünist rejim, durup duruken…
116 bin Ahıskalıyı sürgüne gönderdi.
Zor şartlarda, tıka basa vagonlara istif ederek,
Yanlarına eşya bile almalarına izin vermeden.
Aç susuz bırakıp yurtlarından, vatanlarından ettiler.
Sürgün sırasında 17 bine yakın Ahıskalı öldü.
Stalin tehcir yaparken,
Cephede 40 bin Ahıska Türkü de savaşıyordu.
Nazi Almanyası ile göğüs göğüse…
Kimin için, Sovyet Rusyası için.
     ***
Bağımsızlığını ilan ederek,
Esaretten hürriyete kavuşan,
Türk Cumhuriyetlerini ziyaret etmiştik.
1992 yılının mayıs ayında.
Kırgızıstan, Kazakistan, Türkmenistan…
Özbekistan, Azerbaycan…
Her yerde mutlaka Ahıskalılar bizi buldu.
Ellerinde Kur’ân-ı kerim,
Omuzlarında şanlı Türk bayrağıyla.
Uzun uzun sohbetlerimiz oldu.
Acılarını tazelediler, zulmü haykırdılar.
Aradan 50 yıla yakın zaman geçmesine rağmen…
Hâlâ doğru dürüst yurtları yoktu.
Dağınık hâlde yaşıyorlardı.
Emirşah İlyasoğlu…
Gözyaşları sel olup akıp gitmişti.
Hıçkırıklara boğulmuştu.
Kendisinin de hatırladığı,
Atalarının uğradığı sürgünü anlatırken…
Acılarını şu sözlerle dile getirmişti.
“Ruslar öyle bir millet ki, dede torun demeden öldürdüler.
Evlerimizi yaktılar. Bu zulüm unutulur mu hiç?”
Komünist baskılara direndiklerini dile getirip,
“Dinimizi de dilimizi de koruduk ” demişti…
Sürgünün 79. yılındayız…
Ahıska Türkleri dünyanın dört bir yanındalar.
Hayatlarını idame ettiriyorlar.
600 bin civarında bir nüfusa sahipler.
Ülkemizi de ana vatan olarak görüyorlar.
48 yıl süren esaretin ardından…
Acılarını unutmadan, atalarını her an anarak.
MASUMİYET BEZİRGÂNLARI!
     ***
Dünya karmakarışık, şirazesi kaymış.
Dost belli değil, düşman belli değil.
Kaypak, dönek liderler işbaşında.
10 dakika sonra ne olacağı belli değil.
Bulunduğumuz coğrafya barut fıçısı gibi.
Varlığımızı sürdürmek, güçlü olmak zorundayız.
Savunmada, sanayide, bilimde, teknolojide...
Her alanda ilerlememiz, gelişmemiz şart.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın dediği gibi;
Büyük ve güçlü bir Türkiye;
Dünya barışına hizmet eder.
Dünyanın vicdanıdır,
Merhametli yüzüdür Türkiye.
Gücünü de, imkânlarını da;
İnsanlık onuru için seferber eder.
     ***
Peki;
Bu zulümleri yapanlar karşılık görmeyecek mi?
Ama bugün ama yarın.
Mutlaka ama mutlaka görecekler.
Tarih de hesap soracak, ilahi adalet de.
Atalarımız ne diyor?
“Zulümle abad olanın, ahiri berbad olur.”
 
 
"MÜRŞİT KEMAL"
 
Siyasi Danışmanlık Ofisi açacakmış.
Vakıf kuracakmış, Bay Kemal.
Tecrübelerini paylaşmak için.
Çok isabetli tercih…
Fikir alanlar mutlaka başarılı olur.
Ama bir şartla:
Onun dediğinin tersine yaparak.
Niye?
Bugüne kadar girdiği her seçimi kaybetti.
Genel Başkanlık koltuğu da dâhil…
Birbirine benzemezlerle ittifak kurdu.
Kandırıldı, kazık yedi.
Güvendiği adamları ihanet etti.
İftiralara sarıldı, yalan dolandan medet umdu.
Hayal âlemine yelken açtı:
Olmayan paraları ülkeye akıttı.
"Gandi" oldu, "çarkçıbaşı" oldu.
"Ülkücü" oldu, "muhafazakâr" oldu.
Helallik avına çıktı.
Terör seviciliğine soyundu.
Siyasetin her rengine büründü.
Diyeceğimiz odur ki:
Böyle siyasetçiden fikir almak,
Her fâniye nasip olmaz?!.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.