MAZİDEN ATİYE ÜÇLEME...

A -
A +

İletişim Başkanlığı tarihe ışık tutan çalışmalarını sürdürüyor.

 

Hem kültürel hem de sosyal yönden…

 

“Kutlu Çağrının İzinde” ismi altında üç ciltten oluşan eser…

 

Baş ucu kitabı niteliğinde bir arşiv derlemesi.

 

Türk Basınında İstanbul’un Fethi,

 

Türk Basınında Sultan Mehmet,

 

Ve de Türk Basınında Ayasofya Camii...

 

Türkiye’nin gündeminden hiç düşmeyen,

 

Basın yayın tarihimize ışık tutan,

 

Birçok ünlü yazarımızın görüşlerini aksettiren…

 

Dursun Gürlek Hoca'nın arşivinden temin edilen

 

Üç eserin de ön sözü Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ait.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan yapacağımız kısa alıntılar…

 

Eserlerin değerini ortaya koyan sözlerle dolu:

 

MAZİDEN ATİYE ÜÇLEME...

 

“Dünya tarihinin akışını değiştiren,

 

Çağ kapatıp çağ açan İstanbul’un fethi,

 

Anadolu’nun ebedî Türk yurdu olarak kalacağının…

 

Tarihe kazınmış mührüdür...”

 

Fatih Sultan Mehmed Han, sadece bir hükümdar değil,

 

Aynı zamanda bir kültür ve medeniyet hamisidir.

 

Onun döneminde sanat, bilim, edebiyat alanlarında

 

Büyük ilerlemeler kaydedilmiş ve İstanbul,

 

İslam dünyasının ışıltılı bir merkezi hâline gelmiştir...

 

Ayasofya Camii’nin Erdoğan için özel bir önemi var.

 

Gençliğinden bu yana:

 

İbadete açılması için derin sevgi besliyordu.

 

Gereğini yaptı ve tabuları yıktı.

 

Böylece bu sevginin semeresi karşılık buldu.

 

Bir Cuma günü açılışı yapmak ona nasip oldu.

 

86 yıl sonra minarelerinden ezan okunan camide…

 

Cemaatle Cuma namazını kıldı, Kur'ân-ı kerim okudu.

 

Bu duygularını da ön sözünde şöyle dile getirdi:

 

“Milletimin gönlünde büyük bir özleme dönüşen, Ayasofya’nın tekrar cami olarak açılmasına ilişkin kararın alınmasını bizlere nasip eden Rabbime sonsuz hamd ediyorum...”

 

İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve ekibini;

 

Titiz çalışmalarından dolayı kutluyorum.

 

Emeği geçenlere teşekkür ediyorum.

 

MAZİDEN ATİYE ÜÇLEME...

 

 

YOL HİKÂYESİ...

 

 

Ulaştırma Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun deyimi ile…

 

Türkiye’nin her karış toprağında, her kilometre taşında emeği vardır kara yolcuların…

 

Şunu da ilave edelim ki…

 

Yolların kaç kilometre olduğu,

 

Köprü ve tünellerin sayısı,

 

Projelerin büyüklüğü ve rakamlar kadar,

 

Dökülen alın teri, verilen emek, gösterilen sabır,

 

Özveri de inşa eder yolu…

 

Toprak yoldan, şoseye, asfalta,

 

Devasa viyadüklere, köprülere uzanan

 

Yolların hikâyesini ilk kez anlatan

 

“Karayollarının Asırlık Yol Çizgileri”…

 

Kitabını da tanıtalım sizlere bu hafta.

 

İnşaat Sanayicileri İşveren Sendika ile Karayolları Genel Müdürlüğü’nün ortak çalışmasıyla bugüne kadar gelinen aşamayı gözler önüne seren fotoğraflar, belgelerle zenginleştirilen eserde…

 

Anılara da yer verilmiş;

 

MAZİDEN ATİYE ÜÇLEME...

 

Bakanından müsteşarına, genel müdürüne.

 

Siyasi liderlerden, özel sektör temsilcilerine kadar…

 

Başbakan Turgut Özal (1984)

 

“21’inci yüzyıla irmeden 3-4 bin kilometre otoyola kavuşacağız...”

 

Başbakan Süleyman Demirel (1992)

 

“Karayolculuk bir mesleğin değil ekolün adıdır..."

 

Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü (1992)

 

"Herkes otoyolu kullanmayacak. Otoyolun dışındakilerin de iyi olması gerekiyor."

 

Başbakan Necmettin Erbakan (1997)

 

“Türkiye hem başka ülkelerin yollarını yapmalı hem onların makinelerini göndermelidir...”

 

Başbakan Binali Yıldırım:

 

"Yılarca dilden dile dolaşan ve efsaneye dönüşen projeleri ekonomiye biz kazandırdık..."

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan (2004)

 

"15 bin kilometre yol, duble yol hâline getirilecektir..."

 

Yazımızı Uraloğlu’ndan ağzından bir anı ile sürdürelim:

 

“Kayseri Bölge Müdürüyüm. Gece mesaiye kalmam gerekti.

 

Özel kalemdeki arkadaşlara, 'siz çıkın' dedim.

 

Hava da karardı…

 

Aşağıdan sesler gelmeye başladı.

 

Sesler artmaya başlayınca, dışarı çıktım, 'kim var orada?” dedim.

 

Bir tane bekçimiz vardı, Selahattin’di ismi…

 

'Benim, bilerek gürültü yapıyorum müdürüm' dedi.

 

'Niye?' deyince;

 

'İhtiyaç olursa benim burada olduğumu bilin diye' cevap verdi.

 

Muhtemelen ilkokul mezunuydu.

 

Ama muazzam bir düşünce yapısı var insanımızın…”

 

Konumuza son noktayı da bir dörtlükle koyalım.

 

At arabası ile günlerce süren yolculuğun hikâyesini anlatan…

 

Merhum şairimiz Faruk Nafiz’ın “Han Duvarları” şiirinden…

 

O dönemin içinde bulunduğu ahvali ve bugün geldiğimiz noktayı anlamak açısından:

 

Her tarafta yükseklik, her tarafta ıssızlık,    

 

Yalnız arabacının dudağında bir ıslık!

 

Bu ıslıkla uzayan, dönen kıvrılan yollar,

 

Uykuya varmış gibi görünen yılan yollar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.