Şiirsel anlatımlar...

A -
A +

Cumhurbaşkanı Erdoğan klasikleşen hitaplarını,

 

Sağ, sol gibi ayrımcılık yapmadan her zaman…

 

Şairlerden aldığı güzide mısralarla süslüyor.

 

Üzüntüyü de, sevinci de, dramatik olayları da…

 

AK Parti’nin son grup toplantısında ise…

 

Daha fazla alıntılar vardı şiirlerden.

 

Bunlardan örnek vermeye çalışalım.

 

Mesela:

 

Birlik-beraberlik, kardeşlik vurgusu yaparken…

 

Yunus Emre’den esinlendi:

 

“Ben gelmedim dava için, benim işim sevi için.

 

Dostun evi gönüllerdir gönüller yapmaya geldim”

 

Mesela:

 

CHP zihniyetini eleştirirken,

 

Çıkarılan engelleri birer birer yıktık derken…

 

Ahmet Arif’ten dile getirdi düşüncelerini:

 

‘Anadolu’ dan mısraları döktürerek:

 

“Öyle yıkma kendini,

 

Öyle mahzun, öyle garip…

 

Nerede olursan ol,

 

İçerde, dışarda, derste, sırada,

 

Yürü üstüne üstüne,

 

Tükür yüzüne cellâdın,

 

Fırsatçının, fesatçının, hayının…

 

Dayan kitap ile,

 

Dayan iş ile.

 

Tırnak ile, diş ile,

 

Umut ile, sevda ile, düş ile.

 

Dayan rüsva etme beni...”

 

Mesela;

 

‘Kılıç çeken teğmenler’le ilgili tepkisini sürdürürken.

 

TSK’nın milletin ordusu olduğunu,

 

3 kıta 7 iklimde İslam’ın bayraktarlığını yaptığını...

 

Yahya Kemal’den ilhamla dile getirdi:

 

“Şu kopan fırtına Türk ordusudur yâ Rabbi.

 

Senin uğrunda ölen ordu budur yâ Rabbi.

 

Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın,

 

Galib et, çünkü bu son ordusudur İslâm’ın.”

 

Mesela:

 

Balkan savaşlarında kaybettiğimiz Rumeli’yi hatırlatırken…

 

Siyaset virüsünün bir orduyu içten içe nasıl çökerttiğini…

 

Rıza Tevfik’in mısraları ile gözler önüne serdi:

 

“Rumeli!.. o nazlı vatan bizimdi,

 

Biz benimsemedik, el aldı gitti.”

 

Şairler bu milletin hayat damarlarıdır…

 

Milletin hissiyatına, düşüncelerine tercüman olurlar.

 

Toplumun yol göstericileridirler.

 

Keşke kıymetlerini bilebilsek!

 

 

 

 

BİZLER VE ONLAR

 

 

"Kadına Şiddete Yönelik Uluslararası Mücadele Günü"nü kutladık.

 

25 Kasım’da Cumhurbaşkanlığı Külliye’sinde büyük bir etkinlikle.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Aile Bakanı Mahinur Hanım…

 

Son derece önemli değerlendirmeler yaptılar.

 

Konuşmalarından dikkatimi çeken bölümleri ise…

 

Filistinli, Gazzeli, Lübnanlı masum kadınlardı.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dokunaklı mesajı şöyleydi:

 

"Biz sizi asla unutmayacağız, yalnız ve çaresiz bırakmayacağız. Siyonist lobinin baskılarına aldırmadan tepkimizi gösterecek, en temel hakkınız olan hayat hakkınızı savunmaktan geri durmayacağız. Gazze'nin ve Filistin'in yürekli kadınlarını bir kez daha saygıyla selamlıyor, Rabb'imden sabır temenni ediyorum."

 

Mahinur Hanım'ın konuşması da çok akıcıydı;

 

Filistin başta olmak üzere dünyanın her neresinde olursa olsun, mazlum ve mağdur kadınların yanında 'Biz varız!' Kadınların güvenliği için, her zaman ve her yerde 'Biz varız!' Şiddeti değil, sevgiyi, saygıyı, merhameti büyütmek için 'Biz varız!'”

 

Bu vesile ile beklentimiz;

 

İşkencelerin, zulümlerin, katliamların,

 

Savaşların ve afetlerin yaşanmadığı,

 

Herkesin hür ve mutlu olduğu bir dünya…

 

Bizler göremeyiz ama;

 

İnşallah bizlerden sonraki nesillere nasip olur.

 

 

 

 

MÜFLİS SİYASETÇİ

 

 

Kemal Kılıçdaroğlu tazminat ödemekle geçirdi siyasi hayatını.

 

Cumhurbaşkanına hakaret ve iftiralarından ötürü…

 

Son davada da kendini savunurken aynı tuzağa düştü.

 

Biz de geçen hafta yine suç işlediğini dava açılabileceğini zikretmiştik.

 

Dediğimiz de oldu; Erdoğan gereğini yaptı.

 

Suç duyurusunda bulundu, tazminat istedi.

 

Kemal Bey savunmasında ne demişti;

 

“Hâlihazırda içinde yaşadığım evimin dışında, Büğdüz köyündeki evimden başka bir mal varlığım yoktur.”

 

Korkarım böyle giderse elinde olanları da kaybedecek!?.

 

 

 

 

İRTİHAL…

 

 

Hayatın idamesi için insan sağlığının önemi büyük…

 

Kader çizgimizde ne varsa onu yaşıyoruz.

 

Hasta da olsak, sağlam da olsak akıbetimiz belli:

 

Hakkın rahmetine kavuşmak, yani ölmek...

 

Sınandığımız bu dünyadan, gerçek âleme göçmek.

 

İnsanoğlu fâni, ölüm ise bir hakikat; edebî hayatın başlangıcı…

 

Durup dururken nereden geldik bu noktaya?

 

Çeşitli hastalıklardan kaynaklanan ölümlerden…

 

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre;

 

Kalp ve damar hastalıklarından ötürü…

 

18 milyon kişi hayatını kaybediyormuş her yıl.

 

Ülkemizde ise her yıl ortalama 525 bin kişi ölüyor.,

 

Bunların üçte biri de kalp ve damar hastası.

 

Kanser, diyabet, verem ise takip ediyor sıralamayı.

 

İlerleyen teknoloji, ilerleyen bilim, değişen hayat şartları…

 

Hiç çare olamıyor ölüme… Sadece geciktirmekten başka…

 

Kısacası kalbimizi hep korumak zorundayız;

 

İmanımızı tazeleyerek, hastalıklara karşı mücadele ederek…

 

Şiirden gitmişken bugün "ölümü" de şiirle noktalayalım isterseniz…

 

Merhum Munis Faik Ozansoy’un Ağıtlar’ından bir dize ile:

 

Duyarak yokluğu varlıkta direnmek böyle,

 

Yaşamak her an iliklerde ölüm hissiyle.

 

Kavramaz mantığının sırrını dar havsalamız.

 

Yok mu, Tanrım, bu gelip gitmede hiçbir sıramız?”

 

 

 

Akif Bülbül'ün önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Yalınız Efe 2 Aralık 2024 09:37

Önemli olan ehli sünnet itikadı edinip, hakiki imanla gidebilmektir.