İlçe kongrelerinde kavga.
İl kongrelerinde birbirine girme.
Karşılıklı hakaretler, ithamlar, iftiralar.
Pervasızlıklar, hadsizlikler,
Polis marifeti ile salonu terk etmeler,
Ve de ve de, oraklı-çekiçli saldırılar.
Meydan muharebesini aratmayan görüntüler…
İşte ana muhalefetin içler acısı hâli.
CHP’ye gönül veren milyonlar;
Bu gidişattan memnun değiller.
Üzülüyorlar, kahroluyorlar.
Çaresizlik içinde kıvranıyorlar.
Daha 6’lı Masa'nın şokunu atlatamadan.
Ama CHP’nin genlerinde var;
Ortamın gerilmesi onları mutlu ediyor.
Nizadan, gürültüden hoşnutluk duyuyorlar...
***
Bu hafta Parti Meclisi ve MYK toplanacak.
Kurultayın tarihinin belirlenmesi gündemde.
4 veya 5 Kasım tarihi öne çıkıyor.
Genel merkezciler de, değişimciler de,
Son güne kadar çekişmeye devam edecek.
Hedefleri büyük illerde üstünlük sağlamak.
Bu hafta sonu belirlenecek iller haricinde,
Genel Merkezciler 20’ye yakın ilde tulum çıkardı.
Çok “ÖZEL” adayla değişime inanan,
Değişimcilerin esamesi okunmuyor.
Arkasındakilerin de sesi soluğu kesildi.
İşin özü;
CHP içine düştüğü girdaptan nasıl kurtulur?
Kılıçdaroğlu nasıl selamete çıkar?
Değişimcilerin akıbeti drama dönüşür mü?
Varsa bilen ortaya çıksın…
Talipli varsa buyursun gelsin.
Acilen kurtarıcıya ihtiyacı var.
Bir asırlık CHP’nin…
GURUR VE ONUR ABİDESİ
New York’un merkezinde.
BM’nin tam karşısında.
33 katlı bir yapı Türkevi;
Konumuyla, manzarasıyla cezbedici.
Uluslararası diplomasinin karargâhı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan artık,
Kabullerini burada gerçekleştiriyor.
Eskiden, BM’de daracık bir yer tahsis edilirdi.
Görüşmeler iç sıkıcı ortamda yapılırdı.
***
BM’nin 78. Genel Kuruluna katılan Erdoğan,
Miçotakis ve Netanyahu’nun da yer aldığı,
10 civarında lideri ağırladı,
Sıcak ve verimli sohbetler oldu.
Mekânın verdiği ferahlıkta.
Liderler hayranlıklarını da gizleyemediler.
Gıpta ile baktılar Türkevi’ne.
Cumhurbaşkanımızın dile getirdiği gibi.
Samimiyetle de itiraf ettiler:
"Keşke bizim de böyle bir yerimiz olsa."
Ne diyelim;
Nazar etmesinler, inşallah onların da olur.
***
Erdoğan, ABD’de büyük ilgi gördü.
Dünyanın sayılı liderleri arasında olduğunu,
Türkiye’nin güçlü bir devlet olduğunu,
Gözler önüne serdi…
Dosta, düşmana, sözde müttefiklere inat.
Bundan sonrası sadece teferruat…
BLÖF MÜ, SÖRF MÜ?
Meral Hanım taktik değiştirdi.
Seçim yenilgisi üzerinden…
Kahramanlığa soyundu.
Yerel seçimde;
Birkaç belediye kazanırsa,
Kendini kurtarabilir mi?
Eski itibarını kazanabilir mi?
Partisini ayakta tutabilir mi?
Peki böyle bir şansı olur mu?
Ancak buna millet karar verir.
Ama;
Dik durursa,
Son anda çark etmezse,
Kılıçdaroğlu’na boyun eğmezse!
Binde bir de olsa rüzgâr ondan yana esebilir.
***
“Kendi adaylarımızla seçime gireceğiz” diyor.
“Millet İttifakı bitti, yeni ittifaklar yok” diyor.
Blöf yapmadığını söylüyor.
Kılıçdaroğlu üzerinden prim peşinde…
CHP, daha dikkatli davranıyor.
Meral Hanım'ın başka çaresi olmadığını biliyorlar.
Eninde sonunda biat bekliyorlar.
Kapıyı aralıklı tutuyorlar.
Pişman olur da döner diye.
Aslında;
Her ikisi de birbirine muhtaç…
Bir elmanın iki yarısı gibi oldular.
İş birliği yapmazlarsa,
Büyükşehirler başta olmak üzere,
Birçok belediye ellerinden uçup gidecek.
Siyasetin kaygan zemininde,
Dalgalara karşı sörf yapıyorlar.
Bakalım hangisi tsunamiye yakalanacak?
Derya denizde boğulup gidecek?
NE ÇIKARSA BAHTINA!
Geçen haftaki yazımızda anlatmıştık.
BAKAP Projesi dolayısıyla.
Mansur Yavaş’ın;
Başkenti, tarım kenti olarak gördüğünü.
AK Parti Grup başkanvekili,
Mamak Belediye Başkanı…
Murat Köse’ye sordum.
Ankara, tarım kenti mi?
Sanayi şehri mi?
Aldığım cevabı sizlere aktarayım:
"Park yapmasına bir şey demiyoruz.
Daha fazlasını yapsın.
Ankara bir sanayi şehri.
Sanayi tesislerine ihtiyaç var.
Şehre rol biçmek.
Belediyeciliğin en önemli görevidir.
Bu da imar planı yapmakla olur.
Şehirlere imar planları vizyon kazandırır.
İmar planı çizmediği için.
Bir tane bile sanayi tesisi yapamadı.
Neden? Samimi değil de ondan…"
İş Ankaralılara kaldı, artık.
Vereceği oyla kararını verecek…
Eminiz ki halkımız;
Cumhuriyetin 100. yılına yakışan,
Algı operasyonlarına kanmayan,
Bir tavır sergileyecektir, 31 Mart’ta.