BİP..BİP..BİP..
19 Ağustos 2001 01:00
(Tehlike Sinyali!)
Yazılarımdan hatırlayanlarınız vardır.
Televizyondaki konuşmalarımdan, duyanlarınız olmuştur.
Sık sık, Latin Amerika'daki "Barras Bravas" adlı uluslararası taraftar örgütünden söz ederim.
Bilmeyenleriniz için, gene de kısaca özetleyeyim:
Bu örgüt; Latin futbolcularının transfer bedellerinden haraç alır... Maradona bile, 30 bin dolar para ödemiştir.
1986 Dünya Kupası'nda, kendi kalesine gol atan Kolombiyalı Escobar'ı; bahisleri alt-üst etti diye öldüren bunlardır.
Arjantin seçimlerinde parlamentoya adam sokmuşlardır.
Uyuşturucu ticareti de yaparlar.
Arjantin ve Kolombiyalı taraftarların başı çektiği, Peru, Bolivya, Şili gibi ülke amigolarının da aktif görev aldığı Barras Bravas'ın giderek büyük bir güç olması, Avrupa'da da benzerlerinin filizlenmesine yol açtı.
Bu örgütün Avrupa'daki karşılığı sayılan National Front, kısaca NF diye biliniyor.
Aslında yeni bir oluşum değil.
80'lerin başından beri var.
Ancak daha önce; siyah - beyaz ırkçılığı üstüne kurulmuştu. Sonradan Neo-Nazi kimliğine dönüştü... Şimdi ise; Latin Amerika'daki Barras Bravas olma özlemleri taşıyor..
İşin tuhafı onlar da güçlenmeye başladı.
Hatta bazı kulüplerin hisse senetlerini alarak, içten hakim olmaya çalışıyorlar.
Belçika'daki Leuven Üniversitesi; Almanya, Hollanda, İsveç, Danimarka, İskoçya ve İngiltere taraftar gruplarının çok uluslu ilişkilerini, bir araştırma ile ortaya çıkarmıştı.
Ancak Leuven Üniversitesi'nin verdiği uyarı sinyali, yeterli ölçüde ciddiye alınmayınca; etkili bir önlem de ön plana çıkamadı.
Böylece NF; artık gelişimi engellenemez bir boyut kazandı.
"Milli Cephe" anlamına gelen National Front; "Uluslararası Cephe" anlamına geldi.
Ama UEFA ve FIFA; bizdeki PKK'nın ilk günlerinde dediğimiz gibi "Bunlar bir avuç çapulcu" diye, soruna önem vermedi.
Üzerinde durmadı... Önlem almadı.
Avrupa nihayet uyandı. Kapı arkasından kızılcık sopasını çıkardı. NF'nin önünü kesmeye çalışıyor.
Fakat, sanıldığı kadar kolay olmayacağını anladı.
Türkiye'de de benzer tehlikeler var.
Yöneticilerin parayla beslediği amigolar; kulüplerinden aldıkları bin küsur bedava bileti kendi adamlarına dağıtarak; taraftarlar arasında belli bir güç kazandı.
Takımlarının maçlarını para vermeden seyretmek, hatta deplasman masraflarının da tamamen karşılanması için; amigolarla iyi geçinmek durumu ortaya çıktı.
Parazit taraftar olma isteği de, liderlerini ciddi bir güç haline getirdi.
Bedava bilet - bedava seyahat için, "Tam itaat" devri başladı.
Öyle bir duruma gelindi ki; artık yöneticiler, isteseler de, amigolardan kurtulmak hakkına, lüksüne, hiç birşeyine sahip değil.
Çünkü onlar, artık kalabalıkların mutlak hakimi... Amigolar yöneticilerle değil, yöneticiler amigolarla iyi geçinmek durumuna geldi.
Bu yüzden sürekli taviz veriliyor.
Kulüplerden bedava aldıkları biletleri, ilgi gören önemli maçlarda karaborsada satıp müthiş gelirler elde ediyorlar.
Amigo liderlerinin altında son model BMW'ler var.... Lüks apartman dairelerinde oturuyorlar... Banka hesapları kabarık... Şatafat içinde yaşayıp, uluslararası önemdeki marka saatleri kollarına takıyorlar.
Kulüpler onları yurtiçi ve yurtdışı seyahatlerde, 5 yıldızlı otellerde ağırlıyor.
Türkiye'de inanılamaz bir amigo burjuvazisi oluştu.
3 büyüklerin amigoları arasında; Latin Amerika ve Avrupa'da gözlenilen güçbirliğinin ipuçları da var.
Birbirleriyle, gizli gizli dirsek teması içindeler.
Bunlar Barras Bravas ya da NF olmayı başarırsa; Türkiye yakın bir gelecekte, aklının ucundan geçmeyen belalarla karşı karşıya kalabilir.
Federasyon, basın ve polis, hep birlikte Yönetici - Amigo işbirliğine darbe indirmezse; hiç alışmadığımız şeylere alışmak zorunda kalacağız.
Söylemedi demeyin!