Bizimkiler

A -
A +

Sabah'tan Gürcan Bilgiç; gazetede çıkan doğru haber yüzünden, kaldığı oteli basan F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın kendisine hakaret etmediğini söyleyip duruyor. Bunu yazdığımız için de bize "Ucuz kahramanlar" demiş... Daha önce belirttik, ya da zaten biliyorsunuzdur. Gürcan, spor yazarı Necaiti Bilgiç'in oğlu... Necati Bilgiç de, Hıncal Uluç'un dayısı... Ailenin birinci derecede akrabası olan Hıncal Uluç; geçtiğimiz Perşembe günü yazdığı bir yazıda, söz konusu otel baskını olayını doğruladı. Şöyle de bir tespit yaptı: "Gürcan ve babası Necati dayımın Fenerlilikleri herşeyin üstünde geldiği için, olayı örtbas etmekte ellerinden geleni yaptılar.." Hıncal'ın dışında, ailenin bir başka büyüğü olan Öcal Uluç da; bizim gazetede kuzenine veryansın etti... Ailenin iki ağır topu saldırıyı kınıyor, o hâlâ rezaleti saklama telaşında. Herhangi bir utanma duygusu da yok. Üstelik Gürcan; bana ve Naci Arkan'a gazetesinde "Ucuz kahraman" diyor. Yanlış! Çünkü bize ne bir bedel ödeyen var, ne de biz bedel talep ediyoruz. Dolayısıyla; ucuz kahraman bile değil, vallahi bedava kahramanlarız!  Mehmet Tan ve Cengiz Tokgöz; sevdiğim iki spor yazarıdır. Trabzonspor'u takip ederler... Her ikisi de açık sözlü, dürüst, dobra, mert karakterlidir. Onları epeyce uzun süreden beri yakından tanıdığım için; sezgilerimde yanılma payı olmaz... Çünkü bu artık sezgi de değil, gerçek! Ama iki Trabzon yazarı; kendi karakterleri ile asla örtüşmeyen bir konuda, küstüler... Cengiz kin tutmaz! Onu TSYD'ye şikayet etse, mahkemeye verme hazırlığında olsa da; nasılsa barışır biliyorum. Yüreği, uzun boylu kırgınlıklara uygun değildir. Mehmet Tan; bizim Cengiz'i kastederek, "Akılsız değildir" diye başlık attığı yazısında, epey suçlamıştı. Tan, özet olarak şöyle suçluyordu: "Cengiz Tokgöz; sahte imzalarla alınan bir kararla uygulamaya konulan Mehmet Ali Yılmaz temlikine ayıp diyemedi... Trabzonspor'un onun döneminde nasıl iflâs ettiğini bugüne kadar hiç sorgulayamadı... Son dört ayda ortaya çıkan icra takiplerini de... Cengiz bunları hep görmemezlikten, duymamazlıktan geldi. Bir de utanmadan "Ah Mehmet Ali Yılmaz ah... Gak deyince para verdi, guk dedikçe para verdi" diye yazabiliyor. Bir gazetecinin Yargıtay kararları ile kesinleşen bu kadar yalın doğruları görmemezlikten gelmesi ya da bilerek çarpıtması, bize göre iki sebebe dayanır. Gazeteci bunları ya bir bedel karşılığı yazıyor ya da bir bedel ödüyor. Veyahut aklı yoktur. Cengiz delidir, doludur ama, akılsız değildir." Yazı, Cengiz'in akıllı olduğunu belirterek bittiğine göre; yaptığı iş bir bedel karşılığına denk düşüyor. Yapma Mehmet! Seni de, onu da tanıyorum. Bu işlerde beziniz, hevesiniz, sabıkanız yoktur. Cengiz'i her konuda kıyasıya ve acımasızca eleştir, hakkındır... Ama; onun bu konudaki sessizliğini "Bedel ödemeye ya da almaya" getirme! İkinizin de böyle biri olmadığınıza kalıbını basan biri olarak, üzülüyorum. Cengiz'in gönlünü al.  Son günlerde sevindirici gelişmeler var. Türkiye; bugüne kadar hiç olmamış yoğunlukta, arka arka spor kitaplarının yayınlanmasına tanık oluyor. Bu defa vitrine Ümit Aktan çıktı. İnkılâp yayınları arasında yer alan "Spikeriz diye..." adlı eseri; Aktan'ın televizyonlarda 30 yılı bulan, uzun soluklu spor yayıncılığının anılarına dayanıyor. Kendi deyimiyle, "Gülünesi anılar..." Zaten akıcı, kıvrak ve eğlenceli bir Türkçesi var. Kelimeler şelale gibi akıp gittiği için, kitabı bir solukta okuyorsunuz. İki lisan bilen, kültürlü, aydın ve birikimini paylaşmayı seven bir yazarın olgunluğu ile; Ümit Aktan klâsına uygun bir eser ortaya çıkarmış. En güzel tarafı ise, ithaf bölümü: "Bana, bu yaşadıklarımı "yaz" dediler hep... Yazdım... "Arkandayız" dediler... ve kitap bittiğinde, bir de baktım ki, arkamda bir kişi var. Karım Elif..."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.