F.Bahçe gerçeği

A -
A +

Takım tutmam... Bu yüzden. kimin şampiyon olacağı beni pek ilgilendirmez. Beni ilgilendiren tarafı; "Kimin şampiyon olması gerektiği" sorusudur. Olaya, G.Saray ya da F.Bahçe penceresinden bakmam. Türkiye penceresinden bakarım... Ülke çıkarları neyi gerekttiriyorsa; onun olmasını isterim. Sıkı bir G.Saraylı... Fanatik bir G.Saraylı... Takımının yalnız 5 değil, üst üste 10 yıl şampiyon olmasını ister. Ben istemem! Çünkü bir ülkede; üst üste hep aynı takım şampiyon çıkıyorsa, sorunlar da çıkıyor demektir. Macaristan; dünyanın en büyük gücü olduğu yıllarda, MTK'nın ligde üst üste şampiyonluklar alması sonrasında, ülke futbolu çöktü. Ardı ardına gelen 11 şampiyonluk, Macaristan futbolunu katletti. Sonunda hem ülke, hem MTK iflas etti. * * * 11 şampiyonluk, uç bir sonuç... Bu bir Avrupa rekoru! Sık rastlanan bir şey değil. Ama üst üste alınmış 5. ve 6. şampiyonluklar da; ait oldukları ülkelere sıkıntılar getirdi. Real Madrid, Şampiyon Kulüpler Kupası'nın ilk 11 yılında; üst üste 5 kez şampiyon oldu, 3 kez de final oynadı. Ama sonrasında İspanya futbolu ciddi bir kriz yaşadı. Ülke futbolu, duraklama dönemine girdi. Real, 5 şampiyonluğun ardından gelen 35 yıl içinde; bırakın Şampiyon Kulüpler Kupası Şampiyonluğu'nu, final bile görmedi. İspanya, güçlü bir ülke olduğu için; bu sendromdan sonunda sıyrılmasını bildi. Bugün düşerler, yarın kalkarlar. Ya biz? * * * Türkiye'nin çıkarları; bu yıl F.Bahçe'nin başarılı olmasıyla bağdaşıyor. Sarı-lacivertlilerin bu konuda yoğun bir beklentisi, heyecanı, inadı, mücadelesi var... G.Saray'ın Avrupa'da gösterdiği başarıları onlar da yinelemek, hatta mümkünse geçmek için; her türlü özveriye hazırlar... Bu özveriyi gösteriyorlar da! En başta muhalafet... Şimdi gıkını çıkarmıyor. Oysa daha evvel, F.Bahçe'nin iyi gününde de, kötü gününde de sürekli sorunlar üreten gruplar; kendi aralarında da 16 fraksiyona bölünerek, kulübü ahtapotun kolları gibi sarıyorlardı. Takım bu yüzden nefessiz kalıyordu. Ama şimdi, yönetime ön pazarlıksız ve ön şartsız, mutlak bir destek var. F.Bahçe; acıktığında kendi kollarını yiyen "Benzaya" olmaktan kurtuldu... Birbirlerine karşı değil, rakiplerine karşı mücadele veriyorlar. Aziz Yıldırım, acemi başkanlık dönemlerindeki yanlışlarından arındı. Yönetime saygın isimler aldı. Mahmut Uslu, talihsiz şekilde bu süreci zedeleyen tavırlar sergilemesine rağmen; Attila Kıyat ve Uğur Dündar gibi soylu isimler, F.Bahçe'nin saygınlık kazanmasında çok büyük bir etken oldu. Stad inanılmaz bir şekilde yenilendi... Samandra tesisleri bitirildi... Ülke ekonomik kriz içinde bunalıp, siftah yapamayan esnafların bile yürüyüşe geçtiği günlerde; ülkede ekonomik krize direnen tek kurum, F.Bahçe oldu. Futbolcular para sorunu yaşamadı. * * * Aziz Yıldırım, geçtiğimiz yılbaşı öncesinde, futbolcuların eşlerini Samandra Tesisleri'ne çağırdı. Yaptığı toplantıda "Bizim başarımızda sizin de payınız var" diyerek teşekkür etti. Futbolcu eşlerine hediye paketi verdi, ayrıca biner dolar da yılbaşı harçlığı dağıttı. Bu şaşırtıcı, ama örnek tablo; Türkiye'de ilk kez yaşanmıştı. F.Bahçeli futbolcular; bu jestlerin doğal sonucu olarak, ailece kulübe kilitlendi. 7 futbolcusunun henüz ilk yılını bile tamamlamadığı bir takım; inanılmaz süratte bir uyum süreci geçirdi. F.Bahçe'de mutlu olmayan bir İsrailli, "Güz Gülleri" şarkısını bu kadar güzel söyleyebilir miydi? * * * Sarı-lacivertliler, her açıdan başarıyı hakediyor. Yenilip şampiyonluktan kopmaları, ülkeye ne kazandırırdı? Tam aksine, seneye yönetimin de şevki kırılırdı. F.Bahçe camiasında doruklara tırmanan heyecan, coşku ve başarma azmi; ödülsüz kalmamalıydı. Maçı Türkiye kazandı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.