Futbolseverler için, "Hazırlık maçları nasıl seyredilir?" diye bir yazı yazmıştım. Hedef kitleyi yanlış seçmişim! Seyirciler yerine, Mustafa Denizli'ye yazmam gerekiyormuş... Çünkü bu defa, hataları o yaptı. Göztepe maçında, tam 21 kişiyi sahaya sürdü. 90 dakika oyunda kalan tek futbolcu vardı. Takıma giren-çıkan belli değil. Bu hengâme içinde; ne "Takım tertibi", ne de "Takım oyunu" kimliğini bulur. Denizli, F.Bahçe'nin anlaşılamayan futbolu karşısında; "Glasgow için takımı sakladım" açıklamasını yaptı. Takımı saklamamış, turşusunu kurmuş... Fıçının ağzı, sıkı sıkıya kapalıydı. 3 gün sonra Şampiyonlar Ligi için hayati bir maç oynayacak olan F.Bahçe; artık bıçak kemiğe dayanmış, halâ adam deniyor. İskoç ekibine karşı nasıl bir onbir çıkaracağını, Denizli bile bilmiyor. Şampiyon bir takım; ana kadrosunu korumuş, bazı takviyeler de almışsa... Göztepe maçındaki gibi; tüm futbolcularını "Saldım çayıra, Mevlam kayıra" diye sahaya süremez... Olduğu gibi takımı deneyemezsin. Takım içinde adam denersin. İlk yarı başka onbir... İkinci yarı bambaşka... Denizli o kadar adam soktu çıkardı ki; takım değil, aşure yaptı. F.Bahçe'nin dengesi sarsıldı. Daha iyi yapayım derken, mevcut iyiyi bozdu. Nerdeyse bütün kadrosu değişen Trabzon; çok adam denerse, olur... Aynı şekilde, G.Saray yaparsa da olur. Hatta Beşiktaş bile olur. Ama F.Bahçe yaparsa olmaz. Çünkü o; zaten koruduğu ana kadrosunu, yenilerle rektifiye etmez. Takviye eder... Denizli bu nüansı kaçırdı! Real Sociedad gibi bir takımın, ayağına kadar gelmesi, büyük bir fırsattı. Futbolcularına "Arkadaşlar, İspanyol takımını Glasgow varsayalım. Neler yapabileceğimizi, kaç gol atabileceğimizi sınayalım. Yok, sıkıntıya düşersek; aksayan yanımızı görür, tedbir alırız. Bu yüzden, lütfen bu maçı ciddiye alın" demeliydi. Dememiş! Nerden belli? Bırakın neler yapabileceklerini... Neler yapamayacaklarını bile öğrenemediler. Çünkü; fidye için kaçırılmış da, şakaklarına silah dayanmış gibi, tehditle oynar gibiydiler. Arkadaş, o zaman bu maça niye çıkıyorsun? Denizli; gazetecilerin "F.Bahçe'yi rakipten mi sakladınız;?" sorularına, gülerek "Takım stadın altında mıydı?" diye cevap verdi. Galiba hocam, galiba... Glasgow maçı, kapıya geldi dayandı... Ama herşeye rağmen telaşlanmayın. Çünkü Mustafa hocam bu işten nasılsa sıyırır. Nasıl sıyıracağını, Jup Derwall "Türkiye Anıları" adlı kitabında, çarpıcı bir şekilde açıklıyor. Derwall'e göre, dünyanın en şanslı teknik adamı, Denizli! Alman hoca; futbolcu olarak bir çok teknik adamla çalıştığını... Alman Milli Takımı'nın başında yıllarca bulunduğunu... Bu süre içinde de, dünyanın en önemli teknik direktörlerini yakından tanıdığını... Bunların çoğuyla dost olduğunu.. Ama hiçbirinin, Mustafa Denizli kadar "Şans" faktörüne sahip olamadığını söylüyor. Derwall'e göre: "Allah; Mustafa hocanın geçeceği yollara, önceden şose döşüyor..." O günler şoseydi sayın Derwall... Şimdi artık asfalt oldu. Denizli gene; vıınn diye geçer gider. Şans kapıyı gene çalarsa Bingo!