Faruk Süren tüydü, gitti... Kalan sağlar bizimdir. Herşeye eyvallah da; Galatasaray'ı tarihinin en acınası mali felaketine sürüklemenin, hiç olmazsa kulağı çekilecek kadar bir cezası yok mu? Süren'le sürünen bir olur mu? Kulüp, bir yığın gelir arasında; varlık içinde yokluk çekti... Paralar yürütüldü mü? Yoksa, sakat arabasına doldurulup; spastik hale mi getirildi? Hesabı sorulamadı... *** Durum ortada: 1- Şampiyonlar Ligi'nde berabere kalındı, para geldi... 2- Galip gelindi, para geldi... 3- UEFA'da çeyrek final oynandı, para geldi... 4- Yarı final oynandı, para geldi... 5- Final oynandı, para geldi... 6- Süper Kupa da kazanıldı, para geldi... 7- AIG'den kredi alındı, para geldi... 8- Devlet ödül verdi, para geldi... 9- Cem Uzan elini cebine attı, Jardel için açıktan para geldi... 10- Kulüplerarası Dünya Şampiyonası maçları ertelendi ama, tazminat olarak para geldi... 11- Yetmedi; arkasından ilave tazminattan gene para geldi... Ama Faruk Süren tüyerken, kasada tek kuruş para yoktu... O kadar ki; takımın Almanya seyahati için gerekli uçak bilet parası bile çıkmadı. Son anda, harç-borç ancak denkleştirebildiler... Kulübün bırakın futbolcusunu, transfer taksidini, primini... Kulübün hizmetçisi, memuru, ahçısı, garsonu, temizlikçisi, bahçıvanı da maaşını alamadı. Galatasaray'ın kasasına, başka hiçbir kulübe nasip olmayacak şekilde, 11 ayrı kalemde ekstra gelirler girer de; nasıl bu kadar sefil olunur, anlayamadım. Galatasaray, bütün bu gelirleri elde ederken; Türkiye Ligi'nde hiçbir kulüp, bunlardan birini dahi alamadı. Fenerbahçe'yi düşünün! Devlet yardım etmedi... AIG'den kredi gelmedi... UEFA para vermedi... FIFA tazminat ödemedi... Bütün bunlar olmadığı halde... Esnafın "Haftalardır siftah yapamıyoruz" diye isyan edip sokağa döküldüğü halde... Ekonomik krize rağmen; futbolcularına, teknik heyete ve tüm kulüp çalışanlarına tıkır tıkır, şakır şakır para ödüyordu. Üstelik stadını yeniliyor, Samandıra Tesisleri'ni bitiriyordu. Galatasaray ise, "Yeni stad yapıyorum, Ali Sami Yen'i yıkıyorum" yalanını 5 senedir sürdürüyor. Halâ tık yok. Galatasaray hem bunları yapmıyor; hem de AIG'den, devletten, UEFA'dan, FIFA'dan, Uzan'dan nakit, keş, trink para alıyordu. Ama mali açıdan sefilleri oynayan, gene kendisiydi. Bu nasıl işti? Bu nasıl düzendi? Bu nasıl kulüpçülük, nasıl lüpçülüktü? Hesabı sorulamadan, failleri sorgulanmadan; Süren kaçtı gitti... Karanlık işler de peşinden! *** Yerine gelen Mehmet Cansun; ortak olduğu eski abidik-gubidik işler için, "Valla direksiyon benim elimde değildi... Şimdi şoför koltuğuna oturdum" diyor. Yani geçmişin sorumluluğundan kaçmak istiyor. Nereye savrulduğu anlaşılmayan paraların hesabından sıyrılmak istiyor... Herşeyden kıvırmak istiyor... "Hesabınız varsa Süren'den sorun" demek istiyor. Ama Süren kaçtı! İşte Türkiye'nin gerçeği: Siyaseti neyse, spor politikası da o... Yap, kaç, kurtul... Yaşasın demokrasi!