Kaçınılmaz son: G.Saray; Patrona Halil isyanı sonrasında, Kocaeli'ne boyun eğdi. Aslında, daha önce de buna benzer kazan kaldırmalar olmuş, kampı terketmişlerdi... Ama bu gelişmelerin, maç sonuçlarına olumsuz etkisi görülmemişti. Kötü örneğin, her zaman iyi sonuç vermesi zaten beklenemezdi. Bomba, er veya geç elde patlayacaktı. * * * Sorunu incelediğimiz zaman; futbolcuların ciddi bir adaletsizlikle karşı karşıya kaldığını görüyoruz. Ama isyan bir hak mıdır?... Haklı olmak, başkaldırıyı mâzur gösterebilir mi?... Diyelim ki; ordu içinde adaletsiz giden birşeyler olsun, subaylara ödemeler geciksin... Böyle bir şey asla olmaz ama, olduğunu varsayalım. "Hayır, ben karargâhta bugece nöbetçi subayı olarak kalmam; evime gideceğim" diyebilir misin? Böyle bir cüret yok... Böyle bir hak yok! Böyle bir düzen yok! * * * G.Saraylı futbolcular da; ne denli haklı olurlarsa olsunlar, yönetimi ve Lucescu'yu takmadan evlerine dönemezler. Haklı olmak, isyana mâzeret olamaz! Aksi takdirde; ne başkanın prestiji... Ne yönetimin varlığı... Ne de Lucescu'nun otoritesi kalır. Ayrıca bu posta koyarak kaçış, kaçıncı? Bir değil... İki değil... Üç değil... İsyanlar yalama oldu! * * * Yönetim, ciddi para dar boğazında. Tamam, olabilir! Hele şu zamanda, her kurumun başına geliyor. Ama zamanında veremediği paralar için, önerdikleri yeni ödeme plânına bile uymadılar. O zaman işin içine aldatma, uyutma, savsaklama taktikleri girdi. Sözünün eri olamayan bir yönetimin, inandırıcılığı kalmaz. Dahası; çok ciddi bir suç olan Hamamcı Mustafa isyanlarına boyun eğmek zorunda kalır. Artık alışkanlık yapan başkaldırıların ardından, bu kez ağır bir yenilgi geldi. Çekirge bir sıçradı, iki sıçradı; üçüncüsünde hapı yuttu Geçmiş olayların fiziksel bir sonucu yoktu, ama bu kez F.Bahçe ile fark 5'e çıktı. İşin içinde yönetim fetbazlıkları olduğu için, futbolculara asla ceza veremeyecekler. Bu da G.Saray'ı Yeniçeri Ocağı'na döndürür. Zaten dönmüş bile... * * * Mehmet Cansun, televizyonda çok güzel söyledi: "Yönetim kurulundaki işadamlarının hiçbiri, bizim futbolcuların kazandıkları kadar para kazanamadı" Gerçekten de hepsi dolar milyoneri oldu. Cansun'un da söylediği gibi, helali hoş olsun. Anlatmak istediğimiz şu... Bunların geçim derdi yok. Yani paralarını alamıyorlar diye; bir memurun, bir emeklinin, bir işçinin çektiği sıkıntıları yaşamıyorlar ki... Allah daha çok arttırsın, dolarlar bankada. Daha geçenlerde, 50'şer 50'şer... 100'er 100'er çil çil Cumhuriyet altını aldılar. Bakan Ünlü, onları altın kemer gibi yaptırıp verdi. Bunların para sorunu yok. Keyfe keder dertleri var. * * * G.Saray'ın geçen sezondan kalma, hiçbir futbolcuya borcu bulunmuyor. Para ödemiyor denilen kulüp, tıkır tıkır hepsini ödemiş... Biraz dişlerini sıksalar, gene ödenecek. Bu yüzden, işin durmadan isyan noktasına varmasını hazmedemiyorum. Sevimsiz gelişmeler; Lucescu'nun otorite zaafı yaşamasından kaynaklanıyor. Terim bunları engelliyordu, o engelleyemiyor. Fark burada!