BÜYÜK dediğin, saygın olur... BÜYÜK dediğin, adaletli olur... BÜYÜK dediğin, örnek olur... Oya bizim 3 Büyüklerimiz'e bakın! Transferde ne kadar kirli ve kural dışı iş varsa, hepsine bulaşıyorlar. Adam ayartma, kaçırma, hülle, gasp gibi her türlü kabadayılığı yapıyorlar. Fiyatta anlaşamadığı ve henüz transfer edemediği futbolcuları; sanki kendi oyluncularıymış gibi, maçlarda oynatanlar var. "Büyük" gibi değil, "Terörist" gibi davranıyorlar. Yönetmelikler yerine, dağbaşı kanunları yürürlükte... Anarşi aldı başını gidiyor. *** 3 büyükler "Ben istediğim futbolcuları, istediğim zaman, istediğim şekilde ve istediğim fiyata alırım" dayatmasıyla; kimseyi muhatap tanımayan bir tutum içindeler. F.Bahçe; G.Antepli Hakan Bayraktar için konulan 2 milyon 250 bin dolar fiyata "Uçuk" derken; takımdan ayrılmak isteyen Rapaiç'in fiyatını, "20 Milyon Dolar" olarak açıkladı. Celal Doğan bu uyanıklığa karşı çıkınca da, kötü adam oluyor. Bunların derdi, işi 15 Temmuz'a kadar oyalayıp, bedavaya getirmekti Ama daha 15 Temmuz gelmeden, FIFA konuyu Eylül'e fırlattı. Bu da şu demektir: Eylül ayında tüm ülkelerde sezon başlamış olacağı için; yeni kararlar, ancak önümüzdeki sezondan sonra uygulanabilir olacak. Anlayacağınız; Türk futbolunda terör estirenler, son dakika golü yediler. "Dereyi görmeden paçayı sıvamayın" demiştim. Dinlemediler! Şimdi ne yapacaklarını bilemiyorlar. *** 3 büyüklerin gündemindeki Gaziantep, Gençlerbirliği ve Samsunlu futbolcular; transfer listesindeki bedellerinin 5'de birinin gerekli payı federasyona yatırıldığı için, resmen kendi kulüplerinde kaldılar. Yanisi şu: Hakan Bayraktar, Gaziantep'in... Tümer ve İlhan, Samsunspor'un... Ümit Karan ise G.Birliği'nin futbolcusu... G.Saray kulübünün Ümit Karan'ı Almanya kampına alması, maçlara çıkarması ve takımının idmanlarına geri döndürmemesi; yüz kızartıcı bir suçtur. Dağ başı kanunları ile futbolculara elkoymak, kaçırmak ya da hülle yolu ile ele geçirmeğe çalışmak; hangi büyüklüğün şanında vardır. Futbol Federasyonu'nun bu tür terörist eylemlere yeşil ışık yakmaması ve hülle yoluyla yapılacak transfer girişimlerine lisans vermeyeceğini açıklaması, tesellimiz olmuştur. Zaten FIFA da; hülleyi tıkayıcı kararlarıyla, gereken tokadı yapıştırdı. *** İşin daha da hazin tarafı; gazeteler ve televizyonlar, 3 büyüklerin yasa, yönetmelik ve kural tanımayan tavırlarına sanki haklılarmış gibi yaklaşım göstermesiydi. Mağdur durumda olan sanki 3 büyüklerdi. Suçlu olan Anadolu takımlarıydı... Oysa G.Saray, "Ümit Karan'la anlaştık, anlaşma imzaladık" dediği anda bile; G.Birliği ile henüz masaya oturmamıştı. Ancak iş sarpa sarınca, İlhan Cavcav'a teklif götürdüler. Adam parasını isteyince, hakarete uğradı. Medya, bu terbiyesizliğin hesabını niye sormuyor? *** Adları "3 büyük" olduğu için, "Ne yaparlarsa doğrudur, onlara her şey mübah" politikası; futbolumuzu derebeylik çağına döndürmüştür. Dağa adam kaldıran teröristlerle, fidye için adam kaçıran çetecilerden ne farkları kaldı. "Büyük" dediğimiz kulüpler bunu yapıyorsa, yanmış bu ülke!