Uluç ve Arkan'a falaka!

Gürcan Bilgiç, Sabah'ta F.Bahçe muhabiri... Babası, yılların spor yazarı Necati Bilgiç... Necati Bilgiç ise; bizim Öcal Uluç ile Hıncal Uluç'un dayısı... Yani Türk spor yazarlığında kök salmış, ağırlığını koymuş bir aile. Sülale boyu spor yazarlığı! Baba-oğul, dayı-yeğen... İçlerinden birini seç beğen... Hangisiyse, kalite okey!  Naci Arkan; Samsun'da Gürcan'ın başına gelenleri yazdı. Ortalık karıştı. Mâlûm hikaye... F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım; Show TV'de açıklama yapmadan önce, görevi bırakacağına ilişkin haber yapan Gürcan Bilgiç'e fena halde kızmış... Samsun'da kaldığı otele korumalarıyla birlikte giderek, odasını basmış ve ağır hakaretler etmiş... Gürcan içerde fırçayı yerken; oda arkadaşı Cömert Arslan da korkudan tuvalete kaçıp, kapıyı kilitlemiş... Olay, kısaca bu! Bizim gazeteden Naci Arkan; meslekdaşlarına yapılan baskını kınamak adına, mükemmel bir yazı yazdı. Durumu protesto etti. Hemen ardından Öcal Uluç ağabey, devreye girdi. İkisi birden; "Yüzde yüz doğru çıkmış" bir haber yüzünden ortaya çıkan otel baskınını, gündemde taze tuttu. Onlar cephede süngü takmış, siperde vuruşurken; ben dahil, tüm Babıâli olaya Fransız kaldı.  Gürcan Bilgiç ve Cömert Aslan; "Sağolun... Allah razı olsun... Bir tek siz arkamızdaydınız" deyip teşekkür edecekleri yerde, ne yaptılar biliyor musunuz? Naci Arkan'ı "Bizi korumak sana mı düştü?" kabilinden adeta fırçaladılar. Teşekkür ne kelime, "Gazeteciyim diyen adam" başlığı ile, aleyhinde yazı bile yazdılar. Çünkü otel baskınını reddediyorlardı. Onlara göre; Başkan Aziz Yıldırım odaya gelmiş, ancak Gürcan'ın yazdığı habere "Kabul edilebilir sınırlar içinde" tepki vermişti. Ancak benim anlayamadığım şu: F.Bahçe Başkanı odaya geldiğinde tuvalete giden ve oradan hiç çıkmayan... İçerdeki konuşmaları da, musluktan akan suyun sesi yüzünden duyamayan Cömert Arslan'ın durumu çok garip... Çünkü kendisinin nikah şahitliğini yapan başkanın karşısına çıkmıyor... 3 büyük kulüpten birinin başkanı içeride; ama bir gazeteci ne hikmetse o arada tuvalete giriyor. Bu nasıl gazeteciliktir? Utanmadan bir de kalkıp, bizim Naci Arkan'a gazetecilik dersi vermeye yelteniyor. Sen önce, kaçacak delik aradığın yerden çık!  Onların otel baskınını, hakaret ve her türlü aşağılamayı reddetmesine şaşırmadım. Çünkü Gürcan'ın müdürü; Aziz Yıldırım'dan para alıp, eşine rent a car şirketi açtırdığına yönelik iddiaların muhatabı... Bu iddiaların ayyuka çıktığı dönemde dahi, F.Bahçe kongresinde başkana sayfalarında mutlak bir destek vermişti... "Yahu hakkımda bunlar söyleniyor, bari biraz tedbirli olayım" diye bir endişesi de yoktu. Sabah gazetesinin sayfaları, Yıldırım'ın kongre başarısı için günlerce kullanıldı. Başkan'ın, kendisine böyle sadık bir müdürü olduğu yerde; Sabah muhabirinin otel baskınında hakarete uğraması, haber olur mu? Haber olamayacağı gibi, böyle bir saldırının varlığı da kabul edilemez. Gürcan Bilgiç; bu atmosferdeki "İş korkusu ve müdür baskısı" yüzünden; hakaretlerin üstüne bir bardak su içti. Başkanın kendisini, "Kabul edilebilir sınırlar içinde" eleştirdiğini iddia etti. Demek ki; Gürcan'ın kabul edilebilir sınırları epey geniş... Hani neredeyse, yüzüne tükürsen "Yarabbi şükür" denilecek noktaya getirmiş. Yazık!  Naci Arkan yazdı mı, işkembeden yazmaz. Zaten olaya doğrudan şahit olanlarla bire bir konuştu... Konuştuğu herkes, onayladı. Bu yüzden, müdürü tarafından baskı altındaki Gürcan'ın "Olmadı" dediğine değil; mesleğin en bağımsız yazarlarından Naci'nin "Oldu" dediğine itibar ederim. En çok şaşırdığım bir başka şey de; TSYD'nin takındığı tavır. Bu olay üstünde duran iki yazarımıza; 2 sayfa dolusu bildiriyle yüklenmişler. O kadar kızmışlar ki; "TSYD'yi hedef alan refleksler gösterenlere karşı, sabrımızın sonuna geldik" diyorlar. Sabırları bitince ne olacak? Öcal Uluç ve Naci Arkan'ı derneğin bodrum katında falakaya mı yatıracaklar? Bu dernek, üyelerini asla ve hiç bir cürette tehdit edemez! Doğruları yazanlara ceza vermek eğilimi, TSYD'ye de bulaşmışsa... Mesleğim eyvah!