Bir hafta boyunca sürekli törpülenen derbi; "Sakın ha, aman ha" uyarılarının altında, sanki olay çıkmasını isteyen bir atmosfer altında geldi. Maç öncesine kadar, beklenen olmadı... Bilinen ve alıştığımız çizginin dışına çıkılmadı. Bunda; olağanüstü ve olağandışı tedbirler alan polisin, birinci derecede katkısı oldu. *** Zaman zaman G.Saray'a yönelik tacizler olsa da; tribünler genel olarak futbol fiestasını andıran görüntülerle doluydu. Maç da fena başlamadı. F.Bahçe; savunmayı mümkün olduğunca ileride kurarak, G.Saray'ı darlaştırılan alanda tutmak istedi... Doğrusu, bunda da epey başarılı oldu. G.Saray başlarda daha tedbirli, F.Bahçe daha organizeydi. Ancak Ali Güneş'in golünden sonra işler biraz değişti. Oyun hızlandı, hatta zaman zaman kontroldan çıktı... Hakem Orhan Erdemir, gerekli pozisyonlarda sarı kartlarını cebinde tutunca; oyunu kontrolünde tutmakta zorlandı. Devre boyunca, karşılıklı 7 önemli atak oldu... Bunlardan 4'ü G.Saray'a aitti. Serkan 3'ünü kötü kullandı. Birinde Emre boş kaleyi göremedi. F.Bahçe ilk yarının ataklarında 4'e 3 geride olmasına rağmen; Ali Güneş'in mükemmel golüyle öne geçti. İkinci yarının başlarında da, günün çalışkanlarından Yusuf, skoru 2-0'a taşıdı. *** G.Saray'da ne oluyor? Okan ve Emre'nin Inter'le ön anlaşma imzalamalarından sonra; eski etkin futbollarında ciddi bir düşme oldu. "Şurda 3-4 maç kalmış... İtalya'ya sakatlanmadan gideyim." beklentisi eski cesaretlerini kırdı. Bu ikilinin, Suat'la da aralarının limoni olduğu duyumları geliyordu. Orta sahanın ciddi anlamda yara alması normaldi... Ama buna rağmen; ikinci yarıda da F.Bahçe'ye karşı pozisyon zenginliğini sürdürebildiler. Ancak bu baskıdan tek gol çıkması yetmedi. F.Bahçe; bu sene şampiyonluğa kilitlenmiş olmanın coşkusuyla, ödüllenmeyi hakeden alınteri yüklü bir sezon geçiriyor. İstekli... Heyecanlı... Israrlı... İdealinin peşinde, inatçı bir mücadele sürdürüyor. Dünkü başarısıyla; lige yeni bir heyecan ve yeni bir renk geldi... Ligdeki son maçın son düdüğü çalmadan, lig bitmeyecek. Yeni fırtınalara hazırlanın!