Dertleri başından aşkın ve son vaziyetleri şaşkın olan iki takım; "Batsın bu dünya" diye arabesk mırıldandıkları anda, karşı karşıya geldiler. Hem Beşiktaş'ta, hem Trabzon'da; morale, puana, sevgiye, umuda ihtiyaç had safhadıydı... Kızıl ateş gibi kızgın ve kor... Puan almak hakikaten zor... Kapalı tribün; maçın ilk 10 dakikasına kadar, ağzına fermuar çekme kararı almış... Protestoda! Daum; hafta boyu sürererek gına getiren bütün kokain geyik muhabbetlerine rağmen, sevgiyle karşılandı. Millet çenesini boşuna yordu. Seven seviyor, kime ne? Beşiktaş, Scala'yı göndermekle kendine yeni bir skala açmıştı... Ama yeni bir oluşum göremedik. Son haftalardaki Beşiktaş neyse, aşağı yukarı gene aynısıydı. Köpüğü ayarlı otomatik çamaşır makinesi tozu gibi; fazla kabarmadan, köpürmeden oynadılar. Yüksek tempolu, bıktırıcı bir baskı yoktu. Trabzon, ilk devrede Beşiktaş'tan ürken bir tavır sergilemesine rağmen; siyah-beyazlılar kesin bir hakimiyet kuramadı. İlk yarıda bırakın pozisyona girmeyi, doğru dürüst atak bile yapamayan Trabzon, ne kadar pasif kaldıysa... Beşiktaş da fazla bir varlık gösteremedi. 19.dakikadaki gol, baskıdan, üstünlükten ve iyi oyundan değil; sanki lotaryadan gelmişti. Ama 2. gol öyle olmadı... Münch'ün çiviyi tahtadan söker gibi, topu da kerpetenle rakibin ayağından çıkarması... Gergef gibi aralara dalıp ortaladığı topun Bayram tarafından gol yapılması; gecenin en estetik anıydı. Ancak 2-0'a rağmen Beşiktaş'ta özel bir heyecan, yeni bir ruh yoktu. Giden Scala, gelen Daum'a rağmen; sanki hiç değişen birşey yokmuş gibi bir hava esiyordu. Ne zaman ki Trabzon penaltıyla durumu 2-1 yaptı; maçın rengi - ruhsarı değişti. Bordo-mavililer, eski sünepe hallerinden sıyrılmış, Beşiktaş'ın üstünü üstüne gelmeye başlamıştı. Fakat işin tuhafı; Trabzon gol atacak diye beklerken, Beşiktaş farkı ikiye çıkardı. Trabzon daha işin başında böyle oynasaydı; hem maç zevklenir, hem tabela çok daha değişik olurdu. Beşiktaş 3-1'e rağmen iyi değil. Daum'un gelmesiyle birlikte; yeni bir ruh, yeni bir heyecan ve yeni bir stratejinin varlığını hissedemedik. Scala'nın gidişine kadar bildiğimiz Beşiktaş, gene aynı Beşiktaş portresini çiziyor. Sorunlar var... Bakalım önümüzdeki haftalarda Daum'un varlığını nasıl hissedeceğiz?