"24 yıllık müşteriniz olmamın mükâfatı bu mu?"

Banka müdiresi olduğunu söyledikleri, daha sonra banka memurlarına sorduğum hâlde ismini öğrenemediğim bayan yetkili -ki bu isim polis zabıtlarında ve tutanaklarında var- ısrarla ve yüksek sesle banka memurlarına emrederek ve bankacılık işlemlerini yarım bıraktırarak polisleri aramalarını emretti. Bütün müşterilerin gözü bana döndü. O anda psikolojim bozuldu.

Siz yetkililer lütfen kendinizi benim yerime koyar mısınız? O an sizin psikolojiniz nasıl olurdu? Karakoldan gelen polis memurları ve bazı banka çalışanları büyütecek bir durum olmadığını söyledikleri hâlde bence kraldan çok kralcı anlayışıyla, ısrarla 'tutanak tutulmasını istiyorum' diye tutturdu. Kendimin o anda dolandırıcı ve kalpazan durumuna düşürüldüğümü hissettim.

Şu anda adli mercide sahtekârlık suçundan yargılanacağım. Bu memurun müşterisine bankacılık anlayışı bu mu? Kendi evim gibi bildiğim bankanızdan o kişinin bu tutumu sayesinde polis nezaretinde karakola gittim. İnanın benim bu bankaya o bayan memurenizden çok emeğim geçmiştir. Bankanızın tam 24 yıllık müşterisiyim. Dile kolay. O bayan memurunuz kaç yıldır sizde çalışıyor? Benim İş Bankasıyla çalışmamın mükâfatı bu mu olmalı? Lütfen bu durumun bankanız tarafından incelenip kırılan ve rencide edilen gurur ve onurumun telafi edilmesini saygılarımla arz ederim...

Feridun Ağabey, bu derdimi sizinle paylaşmamın sebebi ise Türkiye İş Bankası Yetkililerinin bir türlü cevap vermeyişi sebebiyledir. 24.04.2015 günü telefonla arayıp ne Müşteri Hizmetlerine ne İstanbul Bölge Müdürlüğü'ne, ne Bursa Bölge Müdürlüğüne sesimi duyuramıyorum. Lütfen bana yardımcı olursanız sevinirim" diyor Bursa'dan Ercan Göksu...

Biz şubede yaşananları bilmiyoruz. Hukuki durumdan da anlamayız. Ama şu kadarını da düşünmeden edemiyoruz. 24 yıllık müşterisinin kim olduğunu, işini, karakterini vb. bir banka nasıl tanımaz? Bir de karakolda ya da diğer kurumlarda bir insan, herkesin başına gelebilecek böylesi bir olayda sabıka kaydına bakılıp evveliyatında herhangi bir vukuat yok ise doğrudan sahtecilik suçuyla suçlanır mı? Takdiri kamuoyunun dikkatine sunuyoruz.

Her daim biz Müslümanlar ölmekteyiz. Filistin'de ölüyoruz, Çeçenistan'da ölüyoruz, Doğu Türkistan'da ölüyoruz ve Keşmir'de ölüyoruz vb. gibi diğer diyarı İslam'da hep biz Müslümanlar ölmekte... Suriye'de Suriyeli kardeşlerimiz mevcut dikta rejimine başkaldırdıktan sonra olmadık belalar başlarına geldi. Gerçi bu Arap Baharı diye lanse edilen fakat daha sonraları 'Arap Kışı'na dönen ülkelerin hâli pür melali ayrı bir konu.

Suriye'den Türkiye'ye iltica edenler çadır kent hayatı yaşamakta. Bir çadır ve bir tas çorba... Bazı Suriyeli kardeşlerimiz ise diğer bölgelere sığınmakta. Trabzon'da da hemen her köşe başında eşi ve çocuklarıyla beraber dilencilik yaptıklarını görüyoruz. Çok üzülüyoruz. Bazı kardeşlerimizin ise bizlere sığınmış bu kardeşlerimizle alay etmeleri beni derinden yaralıyor ve endişelendiriyor.

Ne acıdır ki o eski yardımsever hoşgörülü insanımız gitmiş. Hiçbir insan -ki bu işi meslek hâline getirenleri kastetmiyorum- dilencilik yaparak hayatlarını sürdürmek istemez. Devletimiz yapabileceğini en üst seviyede bu kardeşlerimize yapmaktadır. Arap kardeşlerimizin de ülkemize sığınmış bu sığınmacılara maddi manevi destek vermeleri lazım değil mi? Arap kardeşlerimiz petrolden çok büyük zenginlik içerisindedir. Suudi Arabistan ve Kuveyt gibi Arap ülkeleri dolar zengini ülkelerdir. Keza ülkemin zenginleri bu konuda ellerini taşın altına koymalıdır. Öte yandan Suriyeliler bizlerin misafirimizdir. Oğuz kültüründe misafir ele muhtaç edilmez!..