Bir anlık duyguma yenik düştüm

A -
A +
İstanbul'dan "Feridun Ağabeyciğim, derdime bir çare bulamıyorum, bulmam da imkânsız gibi... Çok zor durumdayım bana bir yardım lütfen diyen" ve "Eczanede kalfa olarak çalışan birisiyim. Bir ay öncesinde eczanemizin müşterisi olan benden beş yaş büyük bir bey ilaç almaya geldi. Aldığı ilaçlar tamamen depresyon ve sinirlilik haliyle ilgili müsekkin ilaçlardı. Bu ilaçları kullanan kişiye tarif etmek gerektiği için anlatırken hayattan bıktığını ve yaşamak istemediğini söyledi. Kendisini teselli etmek için birkaç kelime konuşurken farkında olmadan aramızda bir elektriklenme yaşandı. İki yıllık evliymiş ve bu evlilik artık kopma noktasına gelmiş. Bir türlü anlaşamıyorlarmış. Bir gün dedi ki: "Hep böyle sizin yanınızda kalsam ilaç kullanmaya bile gerek yok. Bana ilaç gibi geliyorsunuz..." Bu söz doğrusu hoşuma gitti ama evli birisiyle böylesi iletişime girmekten korkmaya başladım. Gelme demeye dilim varmıyor. Ona karşı zaaf içindeyim. Ama yaptığım işin yanlışlığını da fark ediyorum. Hatta onun sık gelişi artık iş yerinde dikkat çeker oldu. Ne yapacağımı şaşırdım" diyen Elif Esra N. adlı okuyucumuz, bir anlık duygusal zaafın size pahalıya mal olduğunu fark etmişsiniz. Evli birinin iki yıl boyunca evliliğinde sorun yaşıyor olması bir kere o kişinin de en az yarı yarıya sorunlu olduğu anlamına gelmez mi? İkincisi ve en önemlisi duygusal bağ oluşturmak çok hoş gelse de, akıl ve mantık haricindeki duygular çoğu kez insanı çıkmaz sokağa çıkartır... Başınıza dert ettiğiniz bu anlık duygusal hatadan kurtulmak için o kişiyi tekrar "müşteri" olarak değerlendirip onunla sadece "müşteri" olarak ve "müşteri" kadar ilgileneceksiniz. Israr ediyor olsa bile hiçbir iletişim tek taraflı devam etmez...   


APS yetkililerinden bir açıklama bekleniyor

"Çağımız hız çağı. Web sitesine girdiğinizde PTT de âdeta çağa ayak uydurmuş gibi görünüyor. Ve adı APS... Açılımı ise Acele Posta Servisi... Hizmeti ise kaplumbağadan farksız!..
2 Eylül 2015 günü Ankara'ya gitmek üzere verdiğim gönderim, 7 Eylül 2015 tarihinde ve öğleden sonra yerine teslim edildi. Bunu PTT'nin sayfasından görünce şoke oldum. Size APS olarak giden gönderimin talihsiz seyrini de gönderiyorum. İstanbul'dan Ankara'ya yolladığım evrak 6 (altı) gün içinde ancak yerine ulaştı. Önemli bir evraktı ve en fazla 2 gün içinde ulaşması gerekiyordu. APS diye yolluyoruz 6 (altı) günde Ankara'ya, Oradan da 7.5 saatte Ankara içindeki alıcıya ulaşıyor... Ankara-İstanbul arası nasıl bir mesafedir ki 6 (altı) günde ancak gidiyor. 7.5 saatte şehir içinde teslim oluyor. Acele değil yaya posta birlikleri ile hizmet veriyorlar herhalde!.. Bu gecikmeleri başka nasıl başarıyorlar yoksa!
Özel bir kuruluşta normal kargo bile 24 saat olmadan aynı mesafede alıcının eline ulaşabiliyorken devletin kurumu ve daha iyi işlemesi gereken PTT'de acele posta ile gönderilmiş bir mektup Ankara'ya, kaplumbağa hızında nasıl gönderilir? Sorduğum soruya aldığım cevap ise ayın 4'ünde merkeze ulaşan gönderiniz cumartesi, pazar alıcı kurumun kapalı olması yüzünden pazartesi günü teslim edilmiştir, der. Gönderinin ilk tarihi olan 2 Eylül ve 4 Eylül arası ise halen meçhul. Ayrıca sabah 08:30'da teslim alan dağıtıcı 7.5 saat sonra alıcıya teslim etmiş. Mantıklı açıklama ne yazık ki yok. APS'de yaşanan bu mağduriyet konusunda yetkililerden bir açıklama bekliyorum."
     Erol Kara-İstanbul


Üç ay açık dokuz ay kapalı tesis olur mu?

Balıkesir Akçay'a her sene giderim. Kazdağları ve Altınoluk tertemiz havası ile oksijen deposu. Bu bölgede TKİ, TCDD, SGK gibi birçok bakanlık ve genel müdürlüğün dinlenme tesisleri var. Bu tesisler her sene genelde üç-dört ay ancak açıktır. Sonrasında ertesi seneye kadar kapılarına kilit vurulur. Oysa öyle aileler var ki tatile gidecek imkânı yok. Denizle ilgisi yok, lakin temiz havaya ve dinlenmeye muhtaç. Kalp ameliyatı olan bir kişi demişti ki: "Yedi sene önce kalp ameliyatı oldum. Kızılkeçili köyünde yaşıyorum. Bütün kalp ilaçlarını çöpe attım. Hayatı seviyorum. Çünkü sağlığım yerine geldi..." Yine nefes darlığı çeken kaç kişinin bölgeye yerleştikten sonra iyileştiğini duydum. Bu yerleri devlet üç dört ay kendi personeline ayırdıktan sonra geri kalan aylarda da ihtiyacı olan bu insanların hizmetine açamaz mı? İstismarın önüne geçmek için az bir ücret de alınabilir. Veya sağlık raporu gibi kriter de getirilebilir. Orada bedava kalmak isteyen üç beş uyanık olacaksa da varsın olsun. Onlara engel olacağız derken vatandaşın o güzelim yerlerden yararlanma şansını yok etmemek gerekir diye düşünüyorum. Üç ay açık dokuz ay kapalı bir tesis olur mu?
     Necdet Akman-İstanbul


İyi dersler çocuklar
Bugün okullar açıldı. Sevgili öğrencilerimize iyi dersler, öğretmenlerimize ve eğitim kadromuza huzurlu bir eğitim yılı diliyorum... F. A.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.