Devletin böyle bir yaptırım gücü var mı?

 

 

 

"Frene basacaktım yanlış basmışım” demek sıkça duyulan ve konuşulan en fazla can yakan ve hasar veren bir sosyal bir sıkıntıdır. Ehliyet sınavında yeni düzenlemelerden bahsedilmektedir. Örnek olarak “cam suyu nereden girer?”, “motor yağı nereden konulur?”, “motor kaputu nasıl açılır?” vb. gibi sorular sorulacakmış. Sorulsun fakat bir hanım sürücü motor yağı biter ve yağ lambası yanarsa bunun ne olduğunu bilmese ne olur? Motor yanar. Zararı kime? Önce kendisine sonra milli servete olur. Ben 45 seneden fazla zamandır araba kullandım ve halen de kullanmaktayım. Benim görebildiğim dikkatimi çeken husus şudur:

Eğer bir insan ani ve acil durumlarda ne yapacağını bilmezse kaçınılmaz kazalar olmakta ve bedeli ağır olmaktadır. Gerisi işin fantezi kısmıdır. Şoförlük bilgi artı tecrübedir. Geçenlerde bilindiği üzere bir sarhoş geldi, ekmeğinin peşinde olan üç kişinin hatasız günahsız canına kıydı. Kanun buna ne yaptı? Mevcut cezalardan verse ne olur? Üstelik devlet korumasına devlet beslemesine terfi ediyor. Olan hayatını kaybedenlere oluyor. Ehliyet alırken öğretilmeyen bu gibi basit gözüken ama çok hayati olan bir kural yüzünden hayatlar canlar mallar kayıp olmaktadır. Kursiyer arabaya binince “aynaya bak!”, “sinyal ver!” gibi isteklerden başka ayrıca arabayı yokuşta kaldırabilmek, geri kaçırmadan kaldırabilmek vs. gerekmektedir. Ama nedense trafik kurslarında bir noksan eğitim sürer gider… Bireysel olarak ben kendi çevreme araba sürmeyi öğretmeye çalıştım. Sadece kurslara bırakmayıp herkes yakınına mümkün olduğunca bu hayati tehlikeleri ve sebep olabilecek hususları öğretmelidir.

          Ömer Topbaş-Çamlıdere/Ankara

 

 

 

Feridun Ağabey, televizyonlarda sağlık programlarında artık ne yiyip ne içeceğimize karışacak kadar detaylara giren bedava akıl hocalarımıza teşekkür ediyorum. Bunlara bir de vatandaş olarak ricada bulunmak istiyorum. Eğer bizim sağlığımız sizi gerçekten bu kadar çok ilgilendiriyor ise yalvarırım, hazır gıda olarak, profesörlerimizin söylemiyle rafineri olan gıdalardan uzak durmayı salık versinler. Haydi onu tek tek sayamıyorlar, bari o çikolata bal rengi, kan kırmızı altın sarı renkli binbir çeşit cazibeli ambalajların içindekiler yazılarını mercekle zor okuyacak kadar küçük (4 veya 5 punto) yazmasınlar. Vatandaş da alıp okuyunca içindeki ne olduğunu bir görsün. Görsün o yüzde yüz doğal denilen ambalajların içinde neler vardır?

 

 

 

“Allah’ın kulu" rumuzuyla iki sayfa yazı göndererek bazı üniversitelerimiz ve yönetimi hakkında yüzeysel bir kanaat belirterek ihanetle suçlayan okuyucumuza diyoruz ki:

Dinî hassasiyeti bu derece olan bir kimse elinde bilgi ve belge olmadan bir rektör veya bir başka kimse hakkında bu derece hainlik kanaati belirtmemelidir. Kaldı ki bu köşede siyasi içerikli yorumlar yerine bireysel dert ve dileklere öncelik veriyoruz. Bir de bize uyumayın ikazınıza teşekkür ediyor ve “siz uyanık olun o da yeter!” diyoruz.