Dilenenlerden çok ben utanıyorum!

A -
A +
"Vatan Caddesinden Akdeniz Caddesine dönen kavşakta ve Fevzi Paşa Caddesi'nden Yavuz Selim'e dönen kavşakta yaşları 8 ila 15 arasında mülteci çocuklardan oluşan bir grup kırmızı ışığa yakalanıp da aracınızı durdurduğunuzda cama gelip el açarak yalvarıyor. Para verseniz bir türlü, vermeseniz bir türlü. Işık yanana kadar sen içeride o camdan dışarıda beklemenin verdiği ruh hâlini düşününce inanın sinirlerim geriliyor. O zavallı kimsesiz çocuklara kahroluyorum. Para vermeye kalksam he deyince o şekilde param olmuyor. Para vermek aynı zamanda oraya onları davet etmek anlamına geliyor.

Şimdi bir de ATM önlerinde bekleyen 6 ila 8 yaşında çocuklar var. Bankamatik için geldiğinizde oradan ayrılana kadar el açıp yanınızda bekliyorlar. Adeta "Para alıp para veriyorsun. Bize de bir sadaka ver ne olur" dercesine, hiçbir şey demeden el açan çocuklar...
Öte yandan sokakta yürürken önünüze çıkan köprü üzerlerinde kaşınıza çıkan kimi bebekli, kimi yaşlı kimi değişik kılık kıyafette "açım" yazanı mı ararsınız, el açıp "Allah rızası için yalvarıyorum" diye vicdanınızı dağlayanları mı? Hiçbirine ayırım yapmadan birer lira vermeye kalksanız inanın sabahleyin çıkıp gittiğiniz evinizden akşam dönene kadar 100 lira vermeniz işten bile değildir. Soruyorum hangimizin günlük yevmiyesi 100 liradır. Ama o dilenciler sabahtan akşama kadar 100 kişiden birer lire alsa yevmiyeleri 100 liraya gelmektedir. Bu konuda yerel yönetimlerin bir çözüm getirmesini istirham ediyorum. Dünyaya 'dilenci kenti' gibi gözükmek de işin ayrı bir boyutu ama ben insani yönden utanıyorum. İnanın hem de dilenenlerden çok ben utanıyorum."
Seçkin Alptekin-Fatih/İstanbul

Kulaklara takılan sarı damgaları kim nasıl takip ediyor?

"Kurban Bayramı sonrası, kestiği kurbanın tüberküloz olduğunu öğrenip perişan olan aileyle ilgili bir haber okudum. Aile bir defa kurban eti yediği için de giderek aşı yaptırmışlar. Veteriner, hastane filan derken hem kurbanın geri kalanını imha etmek üzere belediyeye vermişler. Hem kendi sağlıklarını riske soktukları için perişan olmuşlar. Hayvanın sahibi de parasını geri vermek istemiyormuş. Bu arada haberle ilgili yorumları okurken değişik bir yorum ile dehşete düştüm. Bir kurban kesen vatandaş anlatıyordu. Kurban kesmişler, bahçede yüzme parçalama yaparken bir vatandaş yaklaşıp hayvanın kellesinde kulaklarında bulunan sarı damgaları istemiş. Kurban sahibi 'ne için istiyorsun ki!' diye sormuş. Öteki saf saf cevap vermiş. 'Hiiç öylesine' demiş... Ama şuurlu vatandaş, 'Bu damgaları alıp başka hayvana takarak sağlıklı gibi götürüp pazara çekmeyeceğinize nasıl inanacağım?' diyerek vermemiş. Diyor ki vatandaş: 'Belediyeler bu konuda ne kadar denetleme yeteneğini sahip. Bir hayvana isteyen böyle sağlıklıdır damgası takabiliyor mu? Ya da sağlıklı olarak kesilen hayvanların damgaları hangi zincir yoluyla takip ediliyor?' Bu konuda ben de bir açıklama bekliyorum. Selamlar..."
Süleyman Pulcu-İstanbul

Kredi kartıyla takı aldık komisyonu bizden aldılar

Görümcemin kızının düğünü için takı almak üzere kuyumcuya gittik. Nakit paramız olmadığı için kredi kartıyla takı aldık. Kuyumcu 'kredi kartı komisyon kesiyor' diyerek onun farkını da bizden aldı. Acaba kuyumculukta uygulama böyle mi? Yoksa o kuyumcu kendi mi böyle istedi bilemiyorum. Ama eğer kuyumcular böyle yapıyorsa, bankanın kestiği komisyonu neden biz tüketiciye yüklüyorlar. Zaten bankaya borçlanıyoruz. Bir de komisyon parasını niye biz tüketiciden alıyorlar? Bu konuyu kime ileteceğimi bilemiyorum. Feridun Ağabey lütfen sesimiz olur musun?"
S.M.-İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.