Ülkemizde bütün su kaynaklarımızı geçmişten günümüze aşırı şekilde kirletmişiz. Millet olarak kirletmeye devam ediyoruz. Haberlerden takip ettiğimiz kadarıyla devletimiz kirlettiğimiz su kaynaklarımızı akarsularımızı, göllerimizi temizlemek için milyonlarca para harcamakta. Bu kadar büyük paraların kaybına yazıktır, milli servettir.
Vatandaş olarak önerim şudur: Ülkemizde en küçük yerleşim birimi olan köy ve mahallelerde sorumlu olarak görev yapan "Muhtarlarımız" bu şuurlandırmada ve çevre şuuru oluşturmada başlangıç noktası olmalı ve bu görev sorumluluğu üst birimlere doğru kademe kademe devam etmeli.
Köylerimizde ve mahallelerimizde görev yapan muhtarlarımız doğa ve çevre konusunda sorumlu ve görevli hale getirilmeli. Muhtarlıklarda muhtardan sonra sorumlu olan "aza"ların da bu işte daha aktif bir şekilde rol alması sağlanmalı. Bunun için bu konuda şuurlanmak için eğitimler verilerek toplumsal duyarlılık oluşturulmalı ve onların da hizmete daha aktif bir şekilde katılımı sağlanmalı.
Devletimiz bu konuda daha etkin olarak denetimler yapmalıdır. Valiliklerimiz, kaymakamlıklarımız ve belediyelerimiz bu eğitimleri ve denetimleri verirken aynı zamanda "En Temiz Köy Benim Köyüm" yarışmaları ile teşvik edici bir rol üstlenmeli.
Teşviklerin yanında caydırıcı cezalar da etkin denetimler de uygulanmalı. Su kaynaklarımızı kirletenlere, doğayı ve çevreyi kirletenlere, piknik alanlarında ve parklarda çöplerini bırakanlara cezai müeyyide uygulanacağı bildirilmeli. Bu uygulama ülkemizin en ücra köşelerine kadar yaygınlaştırılmalı. Vatandaş olarak önerimdir.
Hüseyin Aksu- İstanbul
***
Şoförün başından aşağı sıcak su!
Otobüs firmalarının dikkatine. Bu hatırlatma bir yolcumuzun önerisidir.
"Günümüzde çok kısa mesafelerde bile yolcu otobüslerinde çay meşrubat vs. ikramı yapılıyor. Bunlardan sıcak çay ve benzeri sıcak içecekler için muavin yolcuların kartondan bardaklarına sıcak su dolduruyor.
Her ne kadar yarıdan az fazla doldurulsa da sıcak su sıcak sudur. Burada önemli bir riskten söz etmek istiyorum. Şimdiye kadar olmaması şimden sonra olacağı anlamına gelmemeli.
Şoforün arkasında oturan yolcular sıcak içecek istemiş olduğunda, bu yolcu sıcak bardağı alırken veya içerken öndeki şoförün üzerine herhangi ani bir frende veya denge kaybında vb. şoförün tepesinden aşağı dökülme riski vardır. Bu durumda şoförün ensesine dökülen sıcak bir suya vereceği bilinçsiz tepkinin bir otobüs dolusu yolcuyu tehlikeye atacağı nedense hiç düşünülmemiş. Oysa bu çok önemli bir konudur. Yapılacak olan şudur: Öndeki iki koltuğun önüne şoförle yolcular arasına böylesi durumlar için cam veya şeffaf mikadan bir paravan düşünülürse iyi olur."
Murat Erzincanlı- İstanbul
***
Çorlu Emniyet Müdüründen yardım istiyorum
Bu okuyucumuzun isteği Çerkezköy Emniyet Müdürlüğüne yazılmıştı. Çorlu Emniyet Müdürlüğüne yazılması gerekiyormuş:
"Sayın Emniyet Müdürüm, trafik kontrolünde alkollü araç kullanma sebebiyle ehliyetime el konulmuştu. Sonra ehliyet almak için gereken prosedürü izleyip ehliyetimi almak için müracaat ettiğimde sağlık raporu istendi. Ben de gidip sağlık raporu aldım. Sesimin kısıklığı sebebiyle heyet raporu almam gerektiğini söylediler.
Bu defa gittim heyete müracaat ettim. Heyet raporunu aldım ve emniyete götürüp verdiğimde oradaki polis memuru bana "K.T.K 45. Maddeye istinaden E sınıfı sürücü belgesi alabilir notu olan bir heyet raporu getireceksin" dedi.
[K.T.K 45. Madde : Sürücü belgesi sahibi kişide sağlığı bakımından sürücülüğe engel aşikar bir değişikliğin görülmesi ve tespiti hâlinde, trafik görevlilerince sürücü belgesi geri alınarak, kişinin sağlık kuruluşlarında muayenesi istenir. Sağlık şartları bakımından sürücülüğe engel bir hâlinin olmadığı veya mevcut olan bu hâlin daha sonra ortadan kalktığı sağlık raporuyla tespit edildiği takdirde, sürücü belgesi kişiye iade edilir. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir.]
Bu isteği bir not kağıdına eliyle yazıp verdi. Bu yazıyla heyet için tekrar hastaneye gittiğimde hastaneden bana "Kardeşim biz sana sağlıklı mısın değil misin onun raporunu veririz" dediler. Heyet raporunun ne için olacağı raporda yazmaz diyorlar. Sordum soruşturdum. Kanunun hangi maddesinde böyle bir mecburiyet var? Kimse net bir şey söylemiyor. Ama ben bu prosedür sebebiyle kurumlar arasında mekik dokumaya mahkûm muyum? Böyle bir şart gerekiyorsa bunu heyet raporu verecek olan hastaneye neden ben açıklamak zorunda kalıyorum? Emniyetin böyle bir resmî yazı istediğini emniyet niçin bildirmez? Hastane niçin bilmez? Eğer emniyet biliyorsa bir resmî yazı verir elime. Götürür bu yazıyı hastane yetkililerine iletirim. "Böyle bir istek var" derim. Hastane kendine göre emniyet kendine göre karar verince bir vatandaş olarak kurumlar arasında gide gele yoruldum.
Bu konuda Saygıdeğer Çorlu Emniyet Müdürümün bana yardımcı olmasını, yol göstermesini ve beni ehliyetime kavuşturmasını diliyorum."
Haşim Ay- Çerkezköy/Tekirdağ