Feridun Ağabey, ihbar etmeden evlere gelip elektriği keserek suratımıza makbuz bırakan çete anlayışına ne olur “dur!” denilsin. Bu konu kanayan bir yaramız ama kimse ilgi göstermiyor. Burada hem haksız kazanç var hem de başka hukuksuzluk var ağabey. Elektrik idaresi, kanunen beş gün süre veren bir ihbarname göndermesi gerekirken ihbarname olmadan elektriği kesmeye görevli gönderiyor. Bu görevli elektriği habersizce kesiyor. O an hanede elektrikle ilgili hangi ihtiyaç olduğunu hesaba katan yok. Bozulan beyaz eşyanın dijital aletlerin hesabını düşünen yok. Hasta mı vardır, oksijen tüpü mü bağlıdır hiç umurunda değil.
Sonra da kapıyı çalıp hanede bulunana kesme ihbarnamesini elden tutuşturuyor. Böyle bir elektrik kesme şekli ahlaki midir, medenî midir, hukuki midir nedir ağabey?
Özellikle, Bayrampaşa’daki elektrik dağıtım kurumu elemanlarının “elektrik” diyerek kapıyı açtırmaları ve sorgusuz sualsiz ihbarnamesiz elektriği kesmeleri hiçbir medeni ölçüye sığmayan bir despotluk değil midir?
Elektrik temel bir ihtiyaçtır. Kesme ihbarnamesi tüketiciye gönderilmeden, kesme işlemine gidilmesi ve 19 lira açma-kapama ücretinin tüketiciden istenmesi elektrik idaresinin temel hizmet verme anlayışıyla hiç bağdaşmayan bir aç gözlülüktür. Bu dolaylı soyguna devlet tarafından ayar verilmesi gerekir.
Ama Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun 26 Aralık 2013’te aldığı bu kararla vatandaşa büyük bir külfet getirilmiştir. Neredeyse soyguncular gibi kapıları çalıp elektriği anında kesen bu "çete tutumu"na ve "dolaylı soygun"a devlet ne zaman “dur!” diyecek? Saygılarımla...
E.G.-Bayrampaşa/İstanbul
Bin liralık maaşın dört yüz lirasına devlet el koyarsa?
"Sayın Feridun Ağabey, Benim üç yıl önce bir iş yerim vardı. İflas ettim. Ticaretimi yürütemedim ve kapattım. Firmalara olan borcumu ödedim. Fakat devlete olan borcumu ödeyemedim. Bir sene önce de emekli oldum. Şu an bir iş yapmıyorum ama SGK benim emekli maaşımdan kesinti yapmaya başladı. Emekli maaşım ile geçinemiyorum. Maaşım 1.150 lira. Maaşımdan kesinlen ise aylık 381 lira. Ne yapmam gerekiyor ağabey?” diye soruyor Ordu’dan Fikri Bahadır isimli okuyucumuz...
Birincisi bildiğimiz kadarıyla çıkartılan bir yasa ile bir kimsenin emekli gelirine icra getirilemiyordu. Bir diğeri hükümetimizin esnafı rahatlatan güzel uygulamaları olduğunu biliyoruz. Ticari iflas durumunda olan esnafın borçlarından kurtulmak için onlara ne gibi bir kolaylık sağlanıyor bu konuda bilgimiz yok. Eğer bir açıklama gelirse buradan sizlerle paylaşırız. Bir de yurt dışında örneğin Fransa’da "ticari iflası belgelenen vatandaşa devletin, yükümlünün ödeyebileceği miktarı kendisinin belirlemesini istiyor" diye biliyoruz. Bu tür bir kolaylık sağlanabilirse iflas ettiği için perişan olan esnaf hiç olmazsa hepten bunalmamış olur.
Evlat babaya hapı yutturursa!
“Sizden ricam bunu duyurmanız ve insanoğluna ibret olmasıdır. Ben ömrümce çalıştım çabaladım. Dört çocuğumdan hiçbir şey esirgemeden onları büyüttüm. Onlar da bana bunun karşılığını çok kötü ödettiler. Bana hap içirip deli raporu çıkarttılar. Aylığımı çekemedim. Tarlalarımı icara (bir gelir karşılığında başkasına ekip biçme hakkı vermek) verip traktörümü sattılar. Bakanlık bana sahip çıkmasa ölüp gidecektik. Çocuklarım M., F. ve nankör damadım… Rezil insanlar…
İsmail K.-Malkara/Tekirdağ