"Feridun Ağabey, benim derdim baldızım ile... Baldızım 2012 yılında benden dokuz bin lira borç istedi. Verdim. "Bir ay içinde ödeyeceğim" dedi. Üç sene oldu hâlâ ödemedi.
Bu utanmaz ayrıca annesini ilçemizdeki Ziraat Bankasına götürerek arkadaşına kefil ediyor. Turan isminde bir şahsa 60 bin lira kredi çekiyorlar. Banka müdürü bunlara 40 bin lira verip 20 bin lirayı da kendinde (galiba bankada ) tutuyor. Ve bu şahıslar banka borcunu ödemiyor. Banka da kaynanamın iki katlı müstakil evine haciz koyuyor. Eve 225 bin lira değer biçiliyor. Şimdi kaynanam sokakta kaldı. Buradan sizin aracılığınızla tüm Türkiye'ye sesleniyorum. Böyle hayırsız evlatlar olduğu sürece analar sokakta kalmaya mahkûm olacak. Bu köşeden yetkililere sesleniyorum. Devletin bankası 80 yaşındaki bir kadına hiç soruşturmadan nasıl kredi verir? Bankanın kredinin karşılığı olmasını garantilemekten başka müşteri hakkını hukukunu koruma gibi sosyal sorumluluğu yok mudur? Bu kadıncağızın geride iki tane çocuğu var. Niye onları da çağırıp konudan haberdar etme gereği duyulmamıştır? Bu en azından insani bir davranış değil midir? Bir banka, tefeci gibi davranabilir mi?
Soruyorum, bu söz konusu banka şubesinin krediyi çıkartan memurlarının annelerini böyle kandırsalar onlar razı olurlar mıydı? Verdiğim adreste ikamet etmekte olan kaynanamı bu aziz mübarek günde sokakta bırakanları Allaha havale ediyorum. İnşallah onlar da sokakta kalırlar."
M.T.- Manisa
***
Kadına şiddet ve vahşet haberlerine yer verilmesin
"Feridun Ağabey, evde küçük kızımla birlikte haber dinlemeye korkar hale geldim. Televizyonlarda şiddet ve vahşetle ilgili haberler çıktığında küçük kızımın göz bebekleri büyüyor, korkuyla gelip arkama saklanıyor. Şiddet ve vahşet haberlerini televizyonlarda vermenin ve göstermenin kime ne faydası var bilmiyorum? Özellikle eşlerine şiddet uygulayanlara en şiddetli cezalar verilsin. Hepsine tamam ama bu tür haberleri en ince detaylarıyla anlatmanın ne gibi haber değeri olabilir ki? "Annesi kızmış çocuklarını öldürmüş, kocası kızmış annenin boğazını kesmiş" diye haber vermenin topluma ne gibi bir yararı var? "Cinnet sonucu bir aile yok oldu" diyerek annenin kızlarını, babanın da annesini öldürdüğü haber olarak verilse yetmiyor mu? İlla yürekleri ağza getirmeniz ve tüyleri diken diken etmeniz mi lazım?"
Rumuz "Anne" - Ankara
***
Köylüye iş derken, köylüyü işsiz bırakmayalım.
"Gazetelerde tarımla ilgili bir haber dikkatimi çekti. Arazilerin birleştirildiği ve kooperatif kurulduğu 220 traktörün ve 50 biçerdöverin yarısının satıldığı söyleniyordu.
Burada her şey iyi niyetle yapılıyor olabilir ama birbirine bağlı iki önemli konuya dikkat çekmek istiyorum. Birincisi bu arazileri 10 bilemediniz 20 traktörle ve 5-10 biçerdöverle ekip biçebilecekken bunca traktöre ve biçerdövere niçin bu kadar para ödeniyor? Bunların parası köylüden çıkmayacak mı? İkincisi de bunca tarım makinesinin kısa sürede bitirdiği tarım sebebiyle köylünün iş yapmayıp kahvede vakit geçirecek oluşudur. Bu durumu robotların çalışmaya başlamasıyla işçilerin işsiz kalması örneğiyle anlatabiliriz. Köylü işçi gibi de değildir. Çalışmadığı zaman çiftçiliği unutur. Afrika'daki Sudan gibi ülkeler bir iki asır öncesi mümbit topraklara sahipken, makinelerin gelmesiyle ekip biçmeyi unutmuş ve iki üç nesil sonra açlığa mahkûm olmuştur. Ülkemizde bu uygulamaların bir ileri evresi tarım makineleşerek el emeğinden çıkacaksa, bir sonraki evresi de mevcut köylünün çok uluslu firmaların üretim tesislerinde işçi olarak çalışmaya mahkûm olmasıdır. Oysa mevcut tarımda, makineleşme yerine köylüye iş imkânı sunularak yapılsa her köyde elli yüz kişiye istihdam sağlanacaktır. Köyden şehre göçün önüne geçilecektir. Şimdi ise köyde tarım makineleştikçe köylü tarımın dışında kalmaya itilmektedir."
Hakan Yeğen - Konya