Birçok insanın günümüzde karşılaştığı problemlerden biri de şüphesiz seyahat ederken ibadet yapabilme güçlüğüdür. Bu konuyla ilgili karşılaştığım bir sıkıntıyı gündeme taşımanızı rica ediyorum...
22.07.2015 tarihinde Ulusoy firmasına ait Of-İstanbul seferini yapan 61 S 1420 plakalı araçla yolculuk yaptım. Araç Kocaeli terminalinde yolcu indirmek için beklerken kaptanlardan birine "sabah namazını kılmak istediğimi" söyledim. Kendisi, burada fazla kalmayacaklarını Ataşehir'de mola vereceklerini orada kılabileceğimizi söyledi. O esnada da sabah ezanı okunmaya başladı. Hatta ezandan sonra birkaç dakika daha orada beklendi.
Tavırlarından biraz gönülsüz olduğu hissediliyordu. Fakat doğrusu otobüs Of seferini yaptığı için namaza önem vermeyeceklerini tahmin etmemiştim... Derken otobüs hareket etti, namaz molası beklerken günün aydınlanmak üzere olduğunu fark ettim. Derhal otobüsü kullanan diğer kaptanın yanına gittim. Bu esnada duyarlı bir vatandaş da bana eşlik etti. Namazı dert edinen birkaç kişi de söylenmeye başladı. Kaptana "namaz kılmak için bize imkân tanınacağı söylenmişti ancak gün aydınlanmak üzere" deyince ileride kılarsınız vs. şeklinde cevaplar verdi. Ancak ilk durduğu yerde vakit çıkalı bir saat olmuştu. Kısaca söz konusu bu şoförler bilerek bilmeyerek namazımıza mani oldu. Aynı gün farklı bir saatte aynı firmayla seyahat eden yeğenimin yolculuk yaptığı otobüste de sabah namazı için benzer bir sorun yaşanmış. Gerçi bizler Ulusoy'la yıllardır seyahat ederiz. Namaz konusunda çok duyarlı şoförleri olduğunu da biliyoruz. Onların hakkını da vermek lazımdır. Fakat son zamanlarda Ulusoy'la seyahat eden birçok kişinin namaz konusunda şoförden kaynaklanan bazı problemlerle karşılaştığını onlardan dinliyorum. Önemsediğimiz köklü bir firma olan Ulusoy seyahatte bu tür sorunların yaşanması bizi gerçekten üzmektedir. Bu yüzden firma yetkililerini bu konuda duyarlı ve ilkeli olmaya, gerekli açıklamaları yapıp önlemleri almaya, vatandaşlarımızı da hangi firma olursa olsun haklarını aramaya davet ediyoruz. Bütün seyahat acenteleri şunu çok iyi bilmeli ki müşterilerinin taleplerini dikkate almayan hiçbir firma vazgeçilmez değildir. Saygılarımla...
Yrd. Doç. Dr. Süleyman Gür-İstanbul
Eğitim Fakültesi Mezunlarının formasyon isyanı
"Ben eski adıyla ÖSS'de en az mezun veren Biyoloji Öğretmenliğini, Fen ve Edebiyat Biyoloji Bölümü'nden 30 puan daha fazla alarak tercih ettim. Türkiye genelinde yılda 360 mezun veren bu bölümün toplam mezun sayısı 3 bindi. Mezun olmaya yakın zamanda formasyon verildikçe verildi ve okulumdan mezun olduktan sonra, 2 bin biyoloji öğretmeni ve 8 bin formasyonlu biyologla KPSS'de yarışmak zorunda kaldım. Bu durum bütün branşlarda böyle. Bizler 2 bin liraya doktorluk sertifikası almış olsak, hangi insan muayene olmaya gelir ki; bu yüzden her fakülte kendi asli görevini yapmalı. Öğretmenlik 2 bin liraya manavlarda satılır hale gelmiş ve itibarsızlaştırılmıştır. Formasyon kararını YÖK alıyor. MEB buna müdahale edemiyor. Biz de MEB'den ya atamalarda formasyonlulara % 5 kota konulmasını ya da öncelikli atanmamızı talep ediyoruz.
M. Y.-Öğretmeni
Aldanan mı aldatan mı?
"Dedemler üç kardeşmiş. Kardeşlerden biri askere gittiğinde nasıl olmuşsa soy ismi bir harf değişmiş. B yerine P yazmışlar. Bunun üzerine dedem yıllar yılı farklı bir ana babadan gibi değerlendirilmiş. Dedemin babasından kalan bazı arsalar vardı. Ölüm hak miras helal diyerek bu arsalardan dedeme düşen hisseden pay almak istedik. Dava açtık. Mahkeme bize bunu ispat etmemizi istedi. Hayli bir uğraşıdan sonra dedemin ailenin evladı olduğunu ispat ettik. Ama biz bunu ispat edinceye kadar dedemin diğer kardeşlerinin çocukları mirası aralarında bölüşüp çoktan pay ettiler... Bize bir şey kalmadı. Kimi, onları da dava edin diyor. Kimi de, Allaha havale edin, diyor!.. Ben malda mülkte değilim. Kendimi aldatılmış gibi hissediyorum. Nasıl olup da bunu kafama takmamam lazım? Bana bir akıl verirseniz sevinirim Feridun Ağabey?"
Yozgat'tan K. B. isimli okuyucumuza Yunus Emre aklı vermiş yıllar önce: "Mal sahibi, mülk sahibi/Hani bunun ilk sahibi?/Mal da yalan mülk de yalan/Var biraz da sen oyalan."
Ne demişler: "Eden, kendine eder!"