“45 yıldır elektrik işleriyle uğraşıyorum. Ülkemizde bulunan 25 milyon kadar meskenin ve 3-4 milyon civarındaki iş yerinin elektrik donanımlarının yılda bir kez kontrolden geçirilmesi mutlaka gereklidir.
1. Ev ve iş yerlerinde bulunan “kaçak akım koruma rölesinin” gövdesi üzerinde ‘T’ ibaresi bulunan bir düğme (buton) vardır. Buna basınız. Eğer, mandal aşağı düşüp elektrik kesilmez ise bu aygıt görev yapmıyor demektir. (Tabii ki apartman yöneticileri yanında elektrik konusunda görevli bir kimse ile yapmalıdır)
2. Apartmanların giriş kısımlarında bulunan yangın koruma rölesi çok önemlidir. Bunun mutlaka TSE, CE, ISO belgeli olanını tercih ediniz.
3. Gerek Uzak Doğu ülkelerinde üretilen gerek merdiven altı fason firmalarda üretilen kimi kablo, duy, fiş, priz, ısıtıcı, ocak, lamba gibi gereçlerin yüzde 99’u standart dışı, riskli, hileli, kalitesizdir. Bunları çöpe atınız. Hele bazı kabloların içinde bakır yoktur. Demirden kablo yapmışlar. Bunu bakır rengine boyamışlar.
4. Odalarında, koridorlarında yangın algılama sensörleri olmayan hiçbir tesiste (otel, yurt, misafirhane) barınmayınız. Uzak Doğu’da üretilmiş olan bazı sahte yangın alarm sistemleri ucuza satılıyor fakat bunlar gerekli uyarıyı yapamıyor.
5. Binalara kurulan topraklama tesisatlarının sağlıklı ömrü ortalama 10 yıldır. Uzun yıllar önce yapılmış olan binaların topraklama elektrotlarını (levhalarını, şeritlerini) uzman kişilere ölçtürünüz.
6. Zincir marketlerden, mahallenizdeki ucuzluk dükkânlarından, hırdavatçılardan mümkün olduğu kadar elektrik aksamlarını (priz, sigorta, duy, ara kablo, fiş, şalter) satın almayınız. İlaç eczanede satılabiliyorken; elektrik malzemeleri her yerde serbestçe satılabiliyor. Aslında bu da sertifikalı, lisanslı markalı elektrik tesisatçılardan alınabilmelidir. Yangın tehlikesi ilaç kadar tehlikeli değil midir? Yangınlar çoğunlukla insanların ihmali sebebiyle ölümlere sebep olmaktadır. Suçlu insandır. Cehalet her yeri kuşatmıştır.
Ali Özdemir
Geçtiğimiz hafta yine bugün Murat Ergül isimli okuyucumuzun yazdıklarını hatırladık yüreğimiz sızlamış hâlde. Ama neylersiniz ki o zamana kadar kimsenin umurunda olmadığı gibi umarız bundan sonra konu umurumuzda olur... Okuyucumuzun gönderdiği ikazı yüreğimiz yanmış olarak bir kez daha dile getiriyoruz:
“Feridun Ağabey, iki gün önce haberlerde izledim. Bir apartmanın giriş kapısındaki elektrik panosunda yangın çıkmıştı. Vatandaşların panik içinde kaçıştığı yangını neyse ki çok büyümeden itfaiye gelip söndürmüştü. Düşündüm de aslında büyük büyük meselelerle uğraşacağız derken kendimizi doğrudan ilgilendiren basit birçok konuyu aklımıza getirmiyoruz. Oysa bazen hayat kurtaracak kadar önemli oluyor. Oturduğumuz apartmanların yerini manzarasını merak ediyoruz da binanın ana giriş su vanası var mıdır, nerededir? Elektrik sigortası nerededir? Doğalgaz vanası nerededir? Yangın söndürme tüpleri var mıdır nerededir? Kullanılmak istendiğinde nasıl kullanılır? Bunları hiç merak etmiyoruz. Ne soran oluyor ne de sorulduğunda anlatacak bir kimse? Başımıza bir hâl geldiğinde de sadece çığlık çığlığa canımızı kurtarmaya çalışıyoruz. Hani Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğini de depremlerden sonra öğrenmiştik. Yani bize bu gerçek okullarda eğitim sistemimizde değil depremlerin kendisi öğretmişti. Sonrasında ne yapılmıştı? Kamu kurum ve kuruluşlarında, okullarda deprem tatbikatı geleneği olmuştu. Birçoğu göstermelikti gerçi. Tatbikat şekilcilikte kalmıştı. Bunu nasıl mı anlamıştık? Depreme okul bahçesinde yakalanan öğrencilerin sınıfa koşarak sıraların altına girmek istemesinden...”
Murat Ergül
“Her kandilde kitap hediye eden Türkiye gazetesi... Her ay bir Türkiye Çocuk dergisi hediye eden Türkiye gazetesi... Her gün Bizim Sayfa ile dinî bilgiler veren Türkiye gazetesi...
Dopdolusun gazetem sen bir tanesin.”
Yasin Bozkurt
Anlat Derdini Feridun Ağabey'ede önceki yazılar...