“Bu kapıdan kimseyi boş çevirmeyeceksiniz!”

A -
A +

Feridun Ağabey, bir arkadaşımın gönderdiği paylaşımı sizin aracılığınızla okuyucularımıza sunmak istiyorum. Dünyada hâlen iyi insanların var olduğunu görüp sevindiğim bu güzelliklerin ne kadar çok kimse tarafından öğrenilirse o kadar iyi olduğunu düşünüyorum. Diyor ki Balat’ta dükkân sahibi olan Necibe Hanım:

 

Babam bize vasiyet etti: "Bu kapıdan kimseyi boş çevirmeyeceksiniz” dedi. Yazdık, yazdık yazdık, o kadar çok hesap oldu ki defterimizde... Kimini alabildik kimini alamadık ama yine de yazmaya devam ettik. Kimseyi boş çevirmedik...

 

Burada doğdum burada büyüdüm. Burada babamla birlikte bakkal dükkânı işletiyordum. Babamı kaybettik. Ben tekrardan devam ettim. Bırakmadım. Babam dükkânını çok severdi. O yüzden ben de babam için babamın vasiyeti için dükkânımızı bırakmadım. Şimdi bakkallar eskisi kadar para kazanmıyor ama biz babamızın hatırası diye dükkânımızı kapatmadık. Burası Balat Aile Kileri. Aile gibi bir dükkânımız var bizim. Çok zorlanıyoruz. Çünkü aramızdaki fiyat farkı da çok yüksek ama biz elimizden geldiğini yapmaya gayret ediyoruz çok şükür...

 

Babam burasını açalı 65 yıl olmuş. Babam Hüseyin Türkyılmaz’ı kaybettikten sonra ben -48 yaşındayım- 40 senedir bilfiil burada çalışıyorum. Herkesin Necibe Ablasıyımdır. Bunu da herkes bilir. Evet biz de çok zorlanıyoruz ama babamızın vasiyeti bu da bize. Babam bize vasiyet etti; “Bu kapıdan kimseyi boş çevirmeyeceksiniz” dedi...

 

 

"VERESİYE DEFTERİ VAR MI?"

 

 

Bir gün güzel giyimli birkaç insan geldi dükkâna. “Hayırlı işler” dediler. “Buyurun” dedim. “Veresiye defteri var mı?” dediler. “Olmaz mı tabii ki var hem de kara kaplı” dedim. Siyah veresiye defterimiz vardı. Dediler ki: “Biz bu defteri alacağız.” Ben bunu bir şaka zannettim. “Siz hesaplayın biz ödeyeceğiz ne kadar borç varsa” dediler. Hesaplamaya başladım. Ve bütün borçları ödediler. Ben buna inanamadım. Çok duygulandım. İki gün ağladım. Onlar da benim bu duygulanmama şaşırmama çok etkilenmişlerdi. Allah iyi insanları eksik etmesin. Gerçekten çok güzel bir gündü o gün. Hatta içlerinde şöyle bir müşterim vardı ki kızı hastaydı. Dedi ki: “Necibe Abla bir şeyler alacağım ben ama kızım çok hasta ödeyemeyeceğim şimdi” dedi. Ben de olsun canım al dedim yazarız olunca verirsin” dedim. Yazdık yazdık... O kadar çok borcu olmuştu ki ama ben sesimi çıkarmadım.

 

Sonra o defteri aldıklarında onun da borcu ödenmişti... Sonra tekrardan geldi o “Necibe Abla kusura bakma ben borcumu ödeyemedim ama bir şeyler daha almak zorundayım” dedi. “Al tabii ama öyle bir şey oldu ki inanamayacaksın” dedim. “Çok iyi insanlar geldiler” dedim. “Hayırsever insanlar geldiler” dedim. “Veresiye defterimi aldılar. İnanmayacaksın ama bütün borçları ödediler. Senin borcunu da ödediler” dedim. O ağladı ben ağladım. O günü ölene kadar unutmam. Allah iyi insanlardan razı olsun; sayılarını artırsın inşallah...

 

Feridun Ağabey, hayatta iyilik yapmak kadar iyi bir şey var mı? İnsanı iyilik yaparak, sevinçten ağlatmak varken zalimlik yaparak hakkına hukukuna göz dikerek, çaresiz bırakarak ağlatmak nedendir anlamıyorum?..

 

 

NEREDE O BAKKAL AMCALAR?

 

 

Rabbim, Necibe Ablamıza babasının vasiyetine sadakati sebebiyle böyle iyilikler ihsan etmiş. Küresel etkiyle değişen dönüşen dünyada insanı sadece bir tüketim ikonu gören zihniyetin geliştirdiği yeni alışveriş merkezleri ve beraberinde her şeyi içinde bulunduran zincir marketler sadece insanlığımızı değil alışveriş yapmak üzere aramızda yaşayan, bizleri yaşatan bizlerin de onları yaşattığımız esnaflık geleneğimizi de tüketti. O hasta kızı sebebiyle veresiye bir şeyler almak isteyen insanımız bakkal yerine diğer bahsettiğimiz içinde her şey olan ama merhamet veya iyilik gibi duyguları bulunmayan yerlerden ihtiyacını giderebilecek miydi? Ama bir bakkal kim bilir kaç aileye nefes aldırıyor. Kasap ayrı, manav ayrı, fırın ayrı, nalbur ayrı bakkal ayrı her biri birer esnaf olarak semte hayat veriyordu... Siz onları tanıyordunuz onlar sizi tanıyordu. Ama şimdi gelip birer birer görkemli vitrinleriyle açılıverdi çok zincirli mağazalar... Onlar açıldıkça ne manav kaldı ne kasap ne şarküteri kaldı ne bakkal... Bir o büyüüük her şeyin içinde bulunabildiği mağazalar kaldı bir de paramız olursa içine girebildiğimiz ve konuşmadan görüşmeden arabalara doldurup kasalara yanaşıp, dıt dıt dıt okutup parasını vererek çıkıp gittiğimiz bizi tanımayan merkezler...

 

Necibe Ablayı dinlerken bu duygular geçti içimden... Allah onların yardımcısı olsun. Esnafımızın yardımcısı olsun. Milletimize devletimize zeval vermesin... Saygılarımla...

 

          Ümit Yaşar Özdemir

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.