Halkımız, artık kalıcı bir çözüm bekliyor

A -
A +

◾️Feridun Ağabey, her gün dünya genelinde binlerce küçükbaş ve büyükbaş hayvan insanların beslenmek için kesiliyor. Bir ticari sektör için binlerce kelebek öldürülüyor. Hastalık yayılmasın diye sivrisinekler öldürülüyor. Doğada ticaret için, kurt, ayı, yaban keçisi, tilki, sansar, aslan, kaplan vb. öldürülüyor. Denizde milyonlarca balığın her çeşidi öldürülüyor. Bu hayvanların yaşama hakkı yok ama başıboş sokak köpeklerinin var öyle mi? Veya şunu mu diyelim, bir hayvan diğerinden çok daha değerli veya biri diğerinden daha az mı değerli?..

 

Bu analizi yaparken başıboş sokak köpekleri itlaf edilsin demiyorum. Dediğimiz, bu köpekler neden diğer hayvanlardan daha ayrıcalıklı veya dokunulmaz? Ya da öldürülen diğer hayvanlar için hayvanseverler neden bu kadar ses çıkarmıyor? Çünkü bu konuda kimi lobiler kimi mama sektörü para kazanıyor. Toplumumuz için âdeta iç güvenlik sorunu hâline gelen başıboş gezen sokak köpekleri caddelerimizde sokaklarımızda halkımıza ne zaman nerede karşısına çıkıp saldıracağı büyük bir dert hâline geldi. 

 

Başıboş sokak köpeklerini caddelerden sokaklardan arındırılıp bu alanları güvenli huzurlu ve emin hâle getirmek, çocuklarımızın yaşlılarımızın ve herkesin huzurlu ve güvenli gezmelerini sağlamak yerel yöneticilerin ve merkezî yönetimin en başlıca görevidir. Mesela fare gören her insan, kendine hiçbir zararı olmadığı hâlde fareyi öldürüyor. Hatta türlü çeşit fare zehri yasal olarak satılıyor. Hiç kimse de “fare de bir canlı onun da yaşama hakkı var” demiyor. Etrafa başıboş köpekler kadar zarar vermediği hâlde. Ya da hamam böceği gördüğümüzde deliye dönüyoruz. Hâlbuki o da bir hayvan, yaşama hakkı var öyle değil mi? Veyahut tatlı uykumuzdan vızıltısıyla bizi uyandıran sivrisineği fellik fellik arayıp öldürmeye çalışıyoruz. İnanın o sivrisinek de başıboş köpekler kadar tehlikeli değil. Evini karınca basınca ilaçlatmayanımız var mı? O minicik karıncaya acıyan bir tane insan yok... Daha nice böyle örnekler verebiliriz. Binbir çeşit hayvanın insana zarar vermemesine rağmen katli vacip ama okula giderken minik yavrularımızın hayatına kasteden başıboş sokak köpeklerinin dokunulmazlığı var öyle mi?!.

 

Toplum olarak beklentimiz lobilerin, çıkar gruplarının, istismarcıların, aracıların dediği değil, toplumun büyük çoğunluğun dediğinin olmasını (kalıcı çözüm) bekliyoruz.

 

     Yüksel Kantar-Artvin

 

 

On beş öğrenciye altı öğretmen mi?

 

 

◾️Meslek liselerinin bazı bölümlerinde (mobilya, metal, makine, motor, inşaat, muhasebe, iklimlendirme vb.) öğrenim görmek isteyen öğrenci sayısı son 40 yıldır sürekli olarak düşüş gösteriyor.

 

Öğrencilerin büyük kısmı elektrik-elektronik, bilişim, otomasyon, yiyecek gibi bölümlere girmek istiyor. İlgi görmeyen bölümler kapatılmıyor ya da buralarda fazla durumda olan öğretmenler başka okullara/kurumlara kaydırılmıyor.

 

2015-2021 yılları arasında kömürü ile bilinen bir ilimizdeki iki meslek lisesinde idareci olarak çalıştım. Bu okullardaki muhasebe, giyim, mobilya, iklimlendirme bölümlerinde de çok az öğrenci ama gerekenin 2 katı öğretmen vardı. Atıl vaziyetteki, ilgi görmeyen bölümlerin kapatılması için üst amirlere bilgi iletmiştim. Ancak bu konuda müracaatımdan bir netice alamamıştım...

 

Başka bir örnek vermek gerekirse, linkini size gönderdiğim bir haberde lisenin metal alanında 11-15 öğrenci olmasına rağmen 6 öğretmen istihdam edilmekteymiş. MEB, öğrencisi azalan, norm fazlası olan öğretmenleri mutlaka başka yerlerde görevlendirmelidir. Ekonomik bakımdan darda olan bir ülkede kamuda tasarruf her bakımdan yapılmalıdır. Bir tarafta öğretmen açığı varken bir tarafta öğretmenler bu şekilde kadrolaştırılmamalıdır.

 

     Ali Özdemir/Eğitimci-Yazar

 

 

Okuduklarım ve düşündüklerim

 

 

◾️Okulla ilgili birkaç yerli yabancı ismin söylediklerini okumuştum. Örnek olarak, İsmet Özel, “Türkiye'de bütün eğitimin amacı, uşak olmaya yetecek kadarını bilmekle sınırlıdır” derken Ivan Illich de “Okul, toplumu bu hâliyle kabullenmeniz için çalışan bir reklam ajansıdır” yorumunda bulunur. Bernard Shaw ise “Eğitimime, okul yüzünden uzunca bir süre ara vermek zorunda kaldım” demiştir. Peter Ustinov da “Okulda öğrendiklerimi unutmak için on beş yılımı harcadım” derken ben de diyorum ki: “Okul sistemi, insanların yeteneklerini körelten, vaktini israf ettiren ve insanlara itaatkâr olmayı aşılayan tehlikeli bir sistemdir.”

 

Bir de savaşlarla ilgili birkaç düşüncemi paylaşmak istiyorum. Savaşların gerçek kazananları kimlerdir? Savaşı kim tetikler? Bence siyasi elitler. Savaşa kim gider? Fakir çocukları Türkülerimizde bile yıllar önce söylenmiştir. “Zenginimiz bedel verir/Askerimiz fakirdendir” diye. Savaşı kim kazanır? Silah tüccarları. Savaş hamasetini kim yapar? Tuş yani klavye pehlivanları. Saygılarımla...

 

     Yunus Emre Özdemir

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.