“Hayatta ya baban olacak ya baba olacaksın” demişler...

A -
A +

Feridun Ağabey, evde babanın rolü nedir diye soruyor danışanlarım. Diyorum ki: Baba evde çocuklar için belli bir yaşa kadar rol modeldir. Bu süreçte baba dünyanın en güçlü insanıdır. En bilgilisidir. En sevgi dolu olanıdır… Bütün “en”ler baba ve tabii ki kendi alanıyla ilgili olarak da anne içindir.

 

Bu konuda çocukları bekleyen ilk hayal kırıklığı ise evde bu kendine rol model olarak seçip beğendiği anne veya baba arasında çıkan bir tartışma ve bu tartışma sürecinde anne veya babanın birbirini aşağılama olayıdır.

 

Bu aşağılamalar çocuğun beyninde rol model olduğu insanlara karşı hayal kırıklığı yaşaması demektir. Elbette ki bir erkek çocuk annesinden baba olarak doğmamıştır. Babalık da sonradan öğrenilecek bir kavramdır. Peki nasıl bir şeydir?

 

 

SEVEN VE SEVİLEN BABA...

 

 

Baba önce gerçek anlamda sevmesini öğrenecektir. Eşini sevecektir. Eşinin annesini akrabalarını çevresini sevecektir. Kişi sevdiğine karşı saygılı olur. Yardım eder. Onu benimser… Ailede ise çocuklarının ve eşinin kendisini anlamadığından dert yanmak yerine sorunun nerede olduğuna kafa yorup anlaşmazlığı gidermeye çalışacaktır. Özellikle çocuklarının ergenlik döneminde sergilediği isyankâr tutumları asla ve asla kendine karşı bir tavır olarak algılamayacaktır. Evladına yine bebekliğinde olduğu gibi yakınlığı ve hatta arkadaşlığını sürdürecektir. Bütün gayretlerine rağmen iletişimde bir sorun yaşanıyorsa profesyonel yardım alacaktır. Bu konuda kendini yetersiz bulmanın utanılacak bir durum olmadığını bilmelidir. Bu konuda anneler daha kolay yardım ister. Baba ise biraz gurur meselesi yapabilmektedir. Ama kazanacağı veya kaybedeceği kendi yetiştirdiği evladıdır.

 

Ergenlik çağına geldikten sonra evladıyla ters düşmeye başlayan ve iletişimi kopan çocuğuyla bir daha görüşemeyecek noktaya gelen babalardaki üzüntüyü tarif edemezsiniz. Ama çözüm aramayıp kendi kendine ah edip durursa o ahlar ona fayda vermeyecektir. Oysa deneyimleri yetmediğinde yardım almak hem kendini hem aileyi rahatlatacaktır.

 

Baba, çocuğuna rol model olduğu için verdiği sözde durmasını bilecek, duramayacağı sözü vermeyecek. Çocuğunun gözünde asla yalan söyleyen baba konumuna düşmeyecek... Çok çalışan bir baba başarılı bir baba olmak için yetmez. Aynı zamanda çok iyi bir baba olabilmek de gerekecek. Çok iyi bir koca olmak da gerekecek. Çok iyi baba çocuklarının gözünde çok iyi bir koca olmayı da gerektirmektedir. Annesine iyi davranmayan kıymet ve değer vermeyen baba çocuğunun gözünde başarılı baba sayılmaz... Zaten onun için diyoruz ki baba olmak öyle kolay bir iş değildir. Ama bir baba olmak dünyanın en keyifli en onurlu hâlidir...

 

 

GÜVEN DUYULAN BABA...

 

 

Ailede herkes etkili ve otoriter bir babayı hissetmek ister. Her ne kadar günümüzün bazı sosyolog ve psikologları aile içi demokrasi gibi sözlerden bahsetseler de insanın yapısı gereği çocuklar evde sözü dinlenen, her şeyi çekip çeviren, kendisine güven duyulan bir baba aramaktadır.

 

Arzu edilen baba elbette ki astığım astık kestiğim kestik bir baba tipi değildir. Gerektiğinde kararlılığını gösteren, gerektiğinde çocuklarına kol kanat geren, gerektiğinde çocuğunun ve eşinin hakkını korumasını bilen etkili ve güvenilir bir babadan söz edilir. Ancak böyle bir baba çocuğunu zararlı arkadaş ve çevresinden koruyabilir. Böyle bir baba çocuğuna evin dışında da hâkim olabilir. Çocuğunun arkadaşlarının kim olduklarını bilir. Çocuğuna kötü arkadaş olabilecek kimseleri fark eder ve çocuğunu bu kimselere karşı gözetip kollar. Çocuğunun isteklerini gerekli gereksiz olarak ayırt edebilecek kadar çocuğuyla ilgilenir. İsteklerini gereği kadar yerine getirir. Aşırı isteklerine de otoriter bir şekilde gerektiğinde hayır diyerek onu frenler.

 

Yapılan istatistikler göstermiştir ki ailede ideal bir baba olmadığında çocuklar çocukluğunu gerektiği gibi yaşayamadan büyümektedir. Bu hayatın acımasız bir kuralıdır.

 

     Erdinç Üstündağ-Almanya

 

 

 

***

 

 

Bunca yıllık bir şoför olarak söylüyorum

Feridun Ağabey; ülkede liyakatsizlik, sorumsuzluk, aldı başını gidiyor. Olumsuz her olayda sorumlular suçu başkasına yüklemek için binbir bahane uydurmakta. Tabii böyle olunca da neden kalkınmış ülkeler seviyesine gelemediğimiz daha iyi anlaşılıyor. Yahu el insaf en son meydana gelen metrobüs kazasında şoförün ne suçu var? Çıkış noktası belli değil, uyarılar yetersiz, ancak çok yavaş giden sürücüler orada bir çıkış olduğunu fark ediyor. Sürücü doğal bir refleks ile hafif ticariye çarpmamak için direksiyonu kırıyor. Bunca yıllık sürücüyüm aynı çıkışı birçoklarımız kaçırır.  Ayrıca o çalışma o şekilde mi yapılır? Akışı tamamen kesin ve tam güvenliği sağlayın. Sonra panikle araçtan fırlıyor metrobüsler.  Uyarmaya çalışıyorsunuz... Veya uygun saatlerde çalışın. Gerekli güvenlik tedbirleri sıfır. Hatalar üst üste...

 

Şimdi buradan saymaya başlar isek İzmir’deki elektrik kaçağından, Antalya’da teleferik olayına kadar havuzlarda su birikintilerinde boğulan çocuklara köpek saldırıları ile ölen vatandaşlarımıza kadar binlerce hata karşımıza çıkıyor.  Yorgunluk ve ihmalden uyuyan şoförlerimizi saymıyorum... Köln şehrinde bulunduğum sırada eniştem caddede bir direk göstermişti. Üzerini okuduğumda o caddenin şeceresi vardı... Elektrik doğalgaz iletişim hatlarının nerelerde olduğu etraflıca anlatılıyor ve çalışma yapmaya gelenler uyarılıyordu. Medeniyete yetişmek bu kadar mı zor?

 

     Erol Bağlı Korkuteli-Antalya

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.