Feridun Ağabey, ileride bize açacağı zararı ister bilerek olsun ister bilmeyerek ovalarımız, verimli tarlalarımız imara açılarak tarım alanlarımız her geçen gün daralıyor. Orman yangınları yetmezmiş gibi bir de kontrolsüz kesim ve bakımsızlık vb. ağaçlarımız kurutularak, dağlara HES’ler yapılarak ormanlık alanlarımız yok oluyor. Yer altı madenlerimiz büyük bir oranda yabancı işletmecilerce çıkartılır oldu. Hormon, GDO, NBŞ (nişasta bazlı şeker) MSG (monosodyum glutamat, Çin tuzu) hayvanlara zararlı yem içermeyen gıda neredeyse kalmadı. Evlerdeki otomatik makineler, taşıtlar nedeniyle sedanter (hareketsiz) yani fiziksel aktivitelerin neredeyse hiç olmadığı bir hayat formuna geçtik. O kadar ki tembellik denilen hâlin bile ne olduğunu unuttuk. Spor yapmayı ayrıcalıklı bir etkinlik diye düşünür olduk. Bağımlılık yapan maddeler, ilaçlar, haplar neredeyse her yerde serbestçe satılır oldu. Ülkenin dörtte biri neredeyse yabancı sigaralarla hem ekonomik olarak oralara kaynak aktarmak hem kendi sağlığını berbat etmek için içiyor da içiyor...
Tahminî olarak yılda 6-7 milyar dolarımız buna gidiyor. Daha acısı bu durum gençler arasında hızla yayılıyor. Buna tedbir almak adına mekanik birkaç slogan dışında çözüm arayan yok. Web üzerinde ve sokak aralarında pıtrak gibi çoğalan bahis, iddia, loto, toto, ganyan dükkânları hayatını kaybetmek üzere olanların umudunu ve beraberinde servetimizi çalıyor. Yazılı ve görsel medya bu konularla hiç ilgilenmeyecek derecede etkisiz, vasat, niteliksiz hâle dönüşmüş durumda. Bu konuyla ilgilenmesi gereken STK’ların zerre etkisi yok. Sendikalar yine öyle. Ülkedeki yapıların neredeyse %99’u sarı ve oligarşik yapılara dönüştü. Sendika ağalarının çoğu milyonluk servetler için yüzüyor. Sigortasız, sendikasız, güvencesiz ve hâliyle ucuz olarak çalıştırılan yabancı uyruklu insanlardan ötürü sigorta, sosyal hak ve geleceği için elbette ki düşüncesi olan gençlerimiz iş bulamaz hâle geldi...
Web üzerinde yayınlanan haber, yorum, resim ve videoların %90’ı asılsız, spam, junk, çöp, yapay zekâ ile üretilmiş uydurmalardan ibaret. Sosyal medya sitelerinin, -Allah’tan devletimiz birer birer yaptırım uygulamaya başladı- çoğu dolandırma, kişiliksizleştirme, manipüle etme, tembelleştirme, çocuklara şiddet ve istismar işlevini görmeye yönelik yayınlar yapıyor. Gelir dağılımındaki adaletsizlik (uçurum) her geçen gün büyüyor. Üniversite mezunu da ilkokul mezunu da asgari ücret ile çalıştırılıyor. Şehirlerdeki konut kiraları anormal düzeylere yükseldi. Elektrik, su, gaz, telefon, internet, ulaşım ücretleri Almanya ve ABD’yi bile solladı. Eğitim yapımız neredeyse 50-100 sene öncesinin bilgilerini(?) ezberletmekten ibaret. Yerli malı, makul fiyatlı (2-6 bin lira) cep telefonlarını tercih eden kitle %1 bile yok. Yerli yazılım (uygulama) üretme noktasında sıfır düzeyindeyiz. Ucuz ithal mallar, taşıtlar, tekstil ürünler vb. bizi üretmez hâle dönüştürüyor. En acısı da ülkenin enine boyuna düşünüp ele alması ve çözmesi gereken bunca derdi sorunu var iken bunları ele almayıp abuk sabuk gündemlerle vakit kaybediyor oluşumuz... Sussan gönül razı değil söylesen kâr etmiyor!..
Son olarak markette 45-95 TL olan 1 litre dondurma pastanelerde nasıl 300-400 TL oluyor? Sorup öğrendim... Pastanelerin %99'u dondurmayı toptancıdan 40 ila 80 TL'ye alıyormuş. Böyle bir ticaret olabilir mi? Ahlak nerede? Her şeyi devletten mi beklemek lazım. Bizler vatandaş olarak niçin ülkemizi ve millî kaynaklarımızı gelenek göreneklerimizi düşünmüyoruz?
Ali Özdemir/Eğitimci-Yazar-Yayıncı
Feridun Ağabey geçen günlerde çiftçilerin eylem sebebiyle yol kapattığı haberini bilmem duydunuz mu? Üreticiler haklarını aramak için yol kapatmış. Burada onların hakkını en çok savunanlardan biri de benim. Gerçekten zor durumdalar. Onlar darda kaldıkça ve kurtuluş çaresi aradıkça birileri de inadına ithal ürün getirerek darbe üstüne darbe vurdukça içim parçalanıyor. Bizim üreticimiz ürününü satamıyor, tarladan alan olmuyor. Her sene zarar ede ede küçük çiftçilerden başlayıp büyük çiftçilere kadar birer birer yok olmaya doğru gidiyorlar. Tamam üretici üretirken ne emekler veriyor... Sıcak demeden soğuk demeden yağmur demeden çamur demeden tarlada çalışıp, sulayıp ardından ilaç gübre mazot derken bir ton para ödeyip ürettiği ürünü bir de tarlada bir liraya iki liraya satmaya zorlanan insanlarda moral kalır mı? Şevk kalır mı? Ama birileri nereden getiriyor nasıl tedarik ediyorsa marketlerde o ürünleri müşteriye seksen liraya yüz liraya sunuyor. Bu, bu ülkenin insanına reva mı?..
Hal Yasası diye bir yasa vardı ne oldu bilemiyorum. Bildiğim bir şey varsa bu ülkede üretici üreticiliğini yapmakta her geçen gün zorlanıyor. Bu konuda gerçekten bir destek gerek. Artık sübvanse mi olur, teşvik mi olur onu yetkililerimiz düşünür. Diğer yandan üreticilere halkın da sahip çıkması gerekmez mi? Üreticilerin bulunduğu illerdeki vatandaşların üreticiden doğrudan ürün alması moral olmaz mı? Halkın şuurlu bir şekilde marketinden manavından yerli ürün istemesi iyi olmaz mı? Bunun birçok yöntemi olabilir. Ama bütün bunları dile getirmek için tutup da hiç olmadık bir zamanda şehirler arası yol kesip eylem yapmak olmaz. Niye olmaz? Çünkü hastası olan var, cenazesine gitmek isteyen var. Acil bir yere yetişmek durumunda olan var. Çoluk çocuğu olan var. Bu kadar insanı cezalandırarak hak aramak bilmem reva mıdır?..
Tekrar söylüyorum isteklerinde sonuna kadar haklılar ama bu, konuyla hiç alakası olmayan masum insanları, vatandaşları sürücüleri cezalandırmakla olmamalı!
"Mağdur Sürücü"-Bursa