“Farkında mıyız?” acaba? Zincir marketlerin bu kadar yaygın olmasından mıdır bilmiyorum. Bir bakıma kolaylık tabii ne ararsan var. Adım atmana, çile çekmene gerek yok. Her mahallede ve hatta mahalleyi bırakın köylerde bile artık zincir marketler var. "Üç harfli" marketler dedikleri her yeri kapladı artık. Bırakın küçük esnafı, orta esnaf bile bitti. Üniversiteler gibi nereye varacak sonu acaba? Tabii eskisi gibi ucuz falan da değiller hani. Mantar gibiler, her yerdeler, su vermeye de gerek yok. Susuz yetişebiliyorlar!..
Elbette yaşadığımız şehir ve mahalle açısından bu iyi ancak her biri birbirinin hemen yan yana kuruluyor olması da elbette trajikomik! Biz kredi kartlarını azaltmaya çalışıyoruz. Adamlar gözümüzün önünde 3 market birden açıyorlar. Sırada ne var acaba? 4 ve 5 ne olacak? Bunlar iyi şeyler ama pek iyiye gittiğimiz de söylenemez.
Nasıl oluyor anlamak mümkün değil! Yönetmeliği, genelgesi yok mu? Mesafe olması gerekmez mi? Aralarında 200 metre olsun bari. Apartmanın giriş kısmında bir tanesi, altında bir tanesi nasıl oluyorsa ikisi arasına bir üçüncüsü var. Yani üçü de yan yana.
Şimdi sen gel de bu durumu çocuğa anlat. “Oğlum, kızım aman sakın ha, seni göreyim, asla olmaz” nasıl diyeceksin? Ofsayta düşen futbolcular gibi dakikada bir marketteler. Bakkal dediğin bu kadar yakın olmamalı.
Cami dediğin de en az 1-2 kilometre ötedeydi önceleri öyle değil mi? Yakında camilerin altına da bu marketler kurulursa hiç şaşırmamak gerek, gerçi diğer zincir marketler kurulmaya başlandı zaten. Kanıksadık, alıştık tabii. Soğanı başka yerden, patatesi başka yerden, domatesi bir başka yerden almak güzel aslında gezmek gibisi yok. Ne var ki bu yan yana marketler sebebiyle gezmeye bile gidemez olduk...
İsmail Susam-Trabzon
Abant Gölü'nün etrafında çok sayıda otel, restoran vb. var. Bunların tümü kanalizasyon atıklarını dereye boşaltıyor. Bu dere Gölköy Baraj Gölü'ne ulaşıyor. Gölköy'ün suyu ise şehre veriliyor. Yetkililer, yöneticiler, ağalar, paşalar, beyler, çevreciler, sağlıkçılar bu duruma ne diyor?
Ali Özdemir-Bolu
“Feridun Ağabey, benim bir yeğenim var. Çok tatlı çok sevimli ama eskilerin söylemiyle çok yaramaz. Yaramaz dedikleri şey yerinde duramayışı. Her şeyi merak edip sorması, bilgi almaya çalışması; bu sebeple de orayı burayı kurcalıyor olması. Bunlar da yetmiyor gibi anneye babaya sürekli isteklerde bulunması, sorular yöneltiyor olması. Çocukça bir duyguyla ailede kimsenin kendisinden başka kimseyle ilgilenmesini istememesi. Annesi babası yeğenimin bu çocukça arzu ve isteklerine yetişemiyor. Bu sene anaokuluna başladı. Oradaki rehber öğretmen psikolog desteği alın demiş. Ben buna çok üzüldüm. Yeğenimin herhangi bir sorunu yok ki?” diyen Konya’dan değerli okuyucumuz Zühal Ö. yeğeninizi çok sevdiğiniz için onunla ilgili kimsenin olumsuz bir şey söylemesini istemeniz çok normaldir. Anne babasını da eleştiriyorsunuz, haklı olabilirsiniz ancak unutmayın ki siz yeğeninizin herhangi bir sorunuyla ilgilenmiyorsunuz, siz onunla sadece uygun zamanlarda hoş vakit geçirmiş oluyorsunuz. Anne baba ise çocuğunun her hâliyle birlikte olmaktadır. Ancak genel dert ve dileklerden bir özet çıkarmak gerekirse bazı genç anne babaların çocuklarını yetiştirme konusunda yetersiz kaldıklarını söylemeleridir...
Uzmanların yaptığı enteresan bir değerlendirmeye göre kimi anne baba çocuğu, aileye gelen yeni bir canlı olarak kabul etmekte zorlanıyormuş. Yani örnek olarak evde televizyonu açarsın açılmam demez, kapatırsın kapatılmam demez. Cep telefonuna saatlerce de bakarsın, hiç bakmasan da olur. Evde mutfağı dağınık bıraksan da sorun yoktur, içinden gelip pırıl pırıl temizlik yapsan da... Çünkü evde her şey “eşya”dır. Ama çocuk öyle değildir. Acıkır, uykusu gelir, bir yeri ağrır, bezini ıslatır, bazı gece uyumaz. Gece yarısı ağlamaya başlayıverir... Bir canlı canlı olarak o an ona kim koşacaktır? Tabii ki anne baba. Anne baba önceden televizyonu kapatıp uykuya geçmek istese de şimdi uyumayan çocuk sebebiyle uykuya geçememektedir. Kendi karnı ağrımadığı hâlde çocuğun karnı ağrırsa ona da çözüm üretecektir. Yani artık bir canlı ile ilgilenmek durumundadır. İşte buna hazırlıksız olan kimi genç anne baba çocuğuna bakmakta zorlanmakta hatta kimileri bunalıma girmektedir...
Sizin merak ettiğiniz konuda da zannınca rehber öğretmen güzel bir yönlendirmede bulunmuş. Çünkü bazı anne babalar çocuğun hâl ve hareketlerini kontrol etmekte, onu yönetmekte nasıl davranacağı konusunda zorlanabilir. Konu çocuğu psikoloğa götürmek değil ailece psikolog yardımı alma konusudur. Genelde bu tür yardım alan aileler sorunlarını çözme konusunda daha başarılı olabilmekte, süreci daha kolay atlatabilmekteler. F.A.
Yan yana zincir maketler okudum.Bu yaziyi devletin okumasini isterim.Cok guzel yazilmis yazi.Bir apartmanin altinda 4 tane market vardir.Biri 3 harfli diger ucu bakkal.Belediyeler buna nasil musade ediyorlar.50 yildir avrupada yasiyorum Yasadigim ulkede musade etmezler.Bekediye burda vardir olmaz der.Turkiyeninde kucuk esnafini korumasi lazim.Denetim yoktur.Dun carsilari gezdim.En kalabalik caddelerde Kuru gidalar cucallarda agzi aciktir.Icine toz toprak ,oksuruk aksirik sinekler hepsi giriyor.Hicmi denetim yok.on zabita gordum geziyor kaldirim isgali sandalye cek diyor.Insan sagligi icin bu kuru gidalar kapali cam gibi plastik gibi kaplarda sergilenmeli degilmidir.Kac tavuk donercisi yolun kenarinda pencere acik oyla satiliyor.Denetlenmel zinsanlari sagligi dusunulmelidir.Denetleme disiplin kontrol Ciddiyet sarttir.Benzinlik yanina benzinlik olmayacagi gibi.Marketlerde belli bir mesafede olmalidir.Siz gelin bakkalin yanina uc bakkal bir uc harfli market e actirin olacak gibi degil 150 mtr sora bir uc harfli daha.ne olacak Yetkilier.
Zincir marketler olmasa millet para yetiremez. Markette 5 lira olan suyu başka yerde 20 liraya satıyorlar. Varın siz anlayın. Denetimleri mutlaka yapılmalıdır. Rekabet etmeleri sağlanmalıdır. Halk için daha iyi olur. Fiyatlar daha çok düşer.