Üç beş cerrahi asistan ile görüşülse olay çözülür

A -
A +

“Sayın Hocam, son zamanlarda doktor intiharlarını sık duymaya başladık en son Dokuz Eylül Üniversitesi ve geçtiğimiz aylarda 18 Mart Üniversitesinde ismi sizde mahfuz asistan hekimlerimiz canına kıymıştı. Daha gerilere baksam nice hekim sayabiliriz.

 

Bir zamanlar asker intiharları çokça duyulurdu bazı tedbirler alınarak sorun çözüldü. Sonra polislerde görülmeye başlandı o da çözüldü. Şimdi bu kesimlerde fazla duymuyoruz.

 

Ama sağlık sistemi kendi içindeki hekimleri umursamıyor. Akıl alacak gibi değil. Bu çocuklar memleketin en akıllı, en çalışkan, en zeki insanları. Bulundukları mevkiye gelebilmek için nasıl çaba harcadıklarını Allah biliyor. Ana sınıfından itibaren sınıflarını okullarını birincilikle bitiriyorlar, üniversiteyi dereceyle kazanıyorlar. Hele TUS için gece gündüz demeden günde on-on beş saat yıllarca ders çalışıp imkânsızı başarıp hevesle başladıkları görevlerinden bu çocuklar içinde birçoğu ya istifa etmek zorunda kalıyor ya da intihara sürükleniyor.

 

Maalesef birtakım yetkililer hiçbir şey yokmuş gibi davranıyor. Nasıl olur da hiçbir şey yokmuş gibi davranılır anlamak mümkün değil? Sıkıntıları da çözümleri de ortada. Üç beş tane cerrahi asistan ile görüşülse olay çözülecek. Bu pırlantaların, bu cevherlerin hem dünyalarını hem ahiretlerini kaybetmelerine çok üzülüyoruz. Saygıdeğer yeni Bakanımızın bu konuya da el atacağına inanıyorum. Saygılarımla.

 

     Bayram Zuhal

 

 

En düşük emekli değil, kiradaki emekliyi hesap etmelisiniz

 

 

 Kamuoyu olarak, medya olarak, STK’lar olarak, muhalefet olarak, iktidar olarak, ha babam de babam en düşük emekli maaşını 10-12 bin liralara yükseltmeye çalışıyoruz. Hepimiz “şu şartlarda 10 bin lira emekli maaşı olur mu?" diyor ve çabalara omuz veriyoruz ama bir de emekliden emekliye farkın da fark edilmesi lazım değil mi?

 

Emekli maaşına dönüp de bakmayan nice varlıklı emekli ile on bin liradan başka geliri olmayan emekli bir olabilir mi?

 

Ben sürekli olarak “on bin lira emekliye zulüm” gibi sözlerle hükûmeti hedef alan art niyetli yaklaşımları kabul etmiyorum. Ama hükûmetin orta vadeli planı ise ne yazık ki bırakın 8-10 bin lira maaşı olan emekliyi, 20-25 bin lira maaş alan kirada oturan fakir emekliyi de silip süpürecek bir çizgide gidiyor. Bir taraftan enflasyon dışı fahiş artışların pençesinde ezilen fakir emekliye enflasyon düşüyor diyerek düşük oranda artış sağlarken diğer taraftan fakir emeklinin evine alev topu gibi düşen kira konusunu, gözü dönmüş daire sahiplerinin insafına bırakmak hakkaniyetli bir yaklaşım mı?

 

Fakir bir emekli olarak benim temmuzdaki %24 artışla maaşım 4 bin liraya yükseldi. Ama, aynı ay da kiram, %100 oranda yani 5 bin liralık artarak 10 bin lira oldu. İster öde ister çık. Maaşa %24 zam verilir iken, kira artış oranı %65’e çıktığında emekli yılı bile denilse emekli ezilmiş olmuyor mu? Allah yardımcımız olsun. Ben şahsen enflasyonun düşmesini istemiyorum. Enflasyon dışı, kontrol dışı fahiş ve önlenemeyen fiyat artışlarının olduğu bir ülkede beni en çok zorlayan ev kirası oluyor. Soğan patates 100 lira olabilir, önemli değil. Bu ay 100 lira ise gelecek ay 25-30 liraya veya daha aşağı düşebilir. Ama kira öyle değil. Her ay ödediğim ve her sene artan maaşımın %50 ve daha fazlasını benden alan fahiş kira canımı acıtıyor.  

 

Şu an 20-25 bin lira emekli maaşı olan ama kirada oturan, 10-15 bin lira kira ödeyen, başka geliri olmayan, eşi çalışmayan bir emeklinin durumu kesinlikle acınacak hâldedir. Ama medya “En düşük” kavramına takmış! 

 

Şunu önemle ve özellikle vurgulamak isterim ki, bu ifadelerimle asla ve kesinlikle bütün emeklilerin durumu çok iyi, artışa zamma hiç gerek yok demek istemiyorum. 16 milyon emeklinin yüzde kaçının zengin, yüzde kaçının fakir olduğu TÜİK’in yapacağı bir çalışmayla gerçek anlamda ortaya çıkar. Ben de bir fakir emekliyim. Ama şunda ısrarlıyım, zengin emekli var, fakir emekli var. Millet ve yetkililer ise bu uygulamalarla zengini fakir, fakiri de zengin zannediyor sanki. Bugün ve böyle giderse 20-25 bin liradan fazla maaş alan ve kirada oturan emeklilerin durumu asla 10 bin lira alandan daha iyi değil ve olmayacak.

 

Yapılacak şey şudur: Fakir emeklilerin pozitif ayrımcılığa acil ihtiyacı var. Kirada oturan, eşi çalışmayan, emekli maaşından başka geliri olmayan fakir emeklilere, öyle 1000-2000 lira değil 15-20 binli kira rakamlarının geçerli olduğu bir ülkede, ciddi bir kira desteği, elzem durumdadır. “Bu olmaz” derseniz, o zaman fakir ve zorda emekli ile zengin ve dertsiz tasasız emekli konusuna siz mutlaka ve hemen bir çözüm getiriniz. Bırakınız zammı, maaşa bile ihtiyacı olmayan bir sürü emekli ile fakir ve gerçekten zordaki emekliyi aynı kefeye koyup ikisine de aynı oranda yaklaşırsanız o fakir emeklilerin ahı yakar. Onların kul hakkını kimse ödeyemez.

 

     İsmi mahfuz

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.