1970’lerde 50 haneli köyümüzde hemen hemen her ailenin keçi, koyun, büyükbaş hayvan sürüleri vardı. 1968 yılından 82 yılına kadar bir orman köyünde yaşadım. Evimizin önünde, ahırda hep keçiler, koyunlar, tavuklar, ördekler, kazlar, inekler gördüm. Her yıl temmuz, ağustos aylarında Köroğlu Dağları’nın tam dibindeki yaylada bulunan ahşaptan yapılma, tek odalı evde ikamet ederdik. Köroğlu’nun buzlu sularını günümüzde artık bulmak mümkün değildir. Anam ve ebem (ninem) günün 24 saati hiç boş durmazdı. İnekleri, koyunları, keçileri sağarlar, bunları günün erken saatlerinde elle çevrilen süt makinesinden geçirip kaymak ve tereyağı elde ederlerdi. Mükemmel lezzetli olan sütlerden de yoğurt, keş, peynir yaparlardı...
Ahşaptan yapılma fıçılarda muhafaza edilen gerçek peynirleri 6 ay süren kış boyunca yerdik. Kış döneminde hemen hemen her gün bazlama ekmeğine tereyağı sürüp, rendelenmiş sert peynire banarak hoşaf ile yediğimizi çok net bir şekilde hatırlıyorum.
Daha sonra bir sürü iç ve dış etken sebebiyle köylerimiz yavaş yavaş boşalmaya başladı... İnsanlar âdeta şehre göçüp orada ucuz iş gücü olmaya yönlendirildi. Köyünde çiftçi olmayı kendine zül gören, ayıp gören köy çocuğu şehirde bir iş yerinde çaycı olarak çalışmayı yeğledi. Yine 1980’li yıllardan itibaren oluşturulan yanlış bir algı ile “ormanlara keçiler zarar veriyor yok ediyor” diyerek keçilerin köylerden dağlardan azalmasına gayret gösterildi... Bizim sürülerimiz de o dönemde yok oldu. Yani satıp tarım-hayvancılık sektöründen çıkmak zorunda kaldık. Koyun, keçi, inek, öküz, tavuk, ördek, kaz, arı arkadaşlarımızdan koparak 1982 yılında şehre taşındık… O günden beridir yani tam 42 yıldır keçi peynirini bolca yiyemiyoruz. Nerede nasıl büyütüldüğünü bilmediğimiz ithal ineklerin, GDO’lu süt tozundan yapılma, içinde 10’dan fazla kimyasal katkı maddesi bulunan, peynir yerine kirece benzeyen şeylere mahkûm edildik. Bugün herhangi bir markete, ya da pazara gidiniz. Büyük bir ihtimalle doğal, katkısız, sun’i yem verilmemiş doğal yayılıp eve dönmüş ineklerin sütünden yapılmış peynir bulamazsınız. Şimdi çevresindeki birkaç ismin tanıdığı köyünde emek verip keçi besleyen samimi, vatansever çalışkan, çilekeş insanların yaptığı hakiki keçi peynirleri var ama onların isimlerini bile yazamıyoruz reklam oluyor diye... Sadece şu kadarını belirteyim bari... Göynük’ün Örencik Köyünde bu kişi... Peynire ve peynirciliğe katkı veren tüm köylülerimize üreticilerimize saygılarımızı iletiyoruz...
Ali Özdemir/Eğitimci-Yazar-Yayıncı
Anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az. “Simge” rumuzuyla bir mail gönderen okuyucumuzun az öz ve anlam dolu mailini yorumsuz yayınlıyoruz: “Sessiz olanlara olur her şey. Sessiz oldum sustum kimseye bir şey demedim
O Göynük köylüsü olan amcadan peynir alabilir miyim