Ramazan-ı şerifin 5. günündeyiz... Beş sahur gecesi geçirdik ve bugünle birlikte beşinci oruç gününü idrak ederek iftarımızı açacağız İnşallah!... Özellikle ramazan aylarında iftar vaktinden önce, evlerde lâtif bir telâşe başlarken bir yandan da gözlerimiz TV ekranındadır. Mâlum, iftar öncesi programlar, sohbetler, dîni bilgilere karşı ister istemez kulak kabartır ve aynı hâli sahur vakitlerinde de yaşarız ailemizle birlikte... Televizyonların olmadığı günlerde ise, evlerimizdeki o doğal sesli lambalı radyolarımızla takip ederdik programları ve kanaâtimce de o zamanlar, ramazan aylarının iftar ve sahur vakitleri çok daha latif, huzurlu ve muhabbet doluydu!... Ramazan ayına girmeden önce, geçen hafta, "Mübarek ramazan ayına uygun yapımlar" başlıklı bir yazı yazmıştım hatırlarsınız... Maâlesef tahminimde yine yanılmadım. Yani maâlesef, birkaç kanal, yapım ve konuklar dışında, bu sene de, ramazan ayının ruhuna uygun; tatmin edici ve özgün nitelikte yapımlar nâmevcut!... Hep aynı sahneler, aynı mekânlar, aynı sunucular, aynı konuklar, aynı mevzular birer temcit pilavı gibi dönüp durmakta her sene olduğu gibi... Ramazan programlarını kıyaslamak istiyorsanız bir de Arap kanallarına bakın, ama öncelikle TRT Arapça kanalını izleyin!... Şu mânidar sözlerden bir ders çıkarsaydık şayet, birçok şey çok daha Lâtif ve Cemîl olurdu; "Her gün bir yerden göçmek ne iyi, Her gün bir yere konmak ne güzel, Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş, Dünle beraber gitti cancağızım. Ne kadar söz varsa düne ait, Şimdi yeni şeyler söylemek lâzım" Hz. Mevlânâ