Bir mevsim daha geçiyor... Rutûbetiyle, aşırı sıcaklarıyla, tatili, denizi, ormanı ve güneşiyle; güzelim tatil mevsimi yaz!... Ancak ne yazık ki "ekonomik krizlerle" her yere ve hepimize, şu veya bu şekilde yansıyan acı bir yaz!... İşin tuhaf tarafı, izleyicileri başta motive etmekle yükümlü olan radyo ve TV kanalları, hâlâ yaz uykusunda; iletişimden, bilgiden ve kaliteden uzak bir yayıncılık anlayışıyla!... Gözler ve kulaklar, radyo ve TV kanallarından duyurulacak olan olumlu, motivasyon dolu haber ve görüntülere odaklanmış durumda... Ancek ne gezer!... Gelin, hep beraber, şu "Aynadaki adam"a kulak verelim: "Kendini kanıtlama uğraşında, istediğini elde ettiğinde ve dünya seni baş tacı yaptığında, aynaya gidip kendine bir bak ve o adama bir kulak ver. Çünkü senin hakkında hüküm vermesi gereken, baban, annen ya da eşin değil, hayatında en belirleyici olan, aynadan sana bakan kişidir. Bazıları, senin iyi bir arkadaş ve harika birisi olduğunu söyleyebilir. Ama aynadaki adam sana bir serseri olduğunu söyleyecektir... Gözlerinin içine içtenlikle bakamıyorsan eğer, asıl memnun edilecek kişi odur, gerisini boş ver. Çünkü bu yolculuğun sonuna kadar seninle olan odur. Aynadaki adam, dostunsa eğer, en tehlikeli ve zor sınavı başardın demektir. Hayat yolunda herkesi kandırabilir, ardından övgüler, tebrikler alabilirsin; ama aynadaki adamı kandırdıysan eğer, sonunda elde edeceğin, sadece ve sadece acı ve gözyaşıdır!!"