Bu dünya âleminde hiçbir şey baki kalamıyor. İşte, 9 günlük tatilin de sonuna gelmiş bulunuyoruz... Hep birlikte geçirdiğimiz şu mübarek bayramı, idrakiyle yaşayanlara ve yaşatanlara ne mutlu!... Gelgelelim geçen haftaki yazımda belirttiğim, trafik kazalarıyla ilgili iyimser öngörülerim, yerini maalesef gene acı ve hüsrana bıraktı. Maalesef yine, bayramla birleşen tatilin ilk beş gününden itibaren meydana gelen kazalarda 105 kişi hayatını kaybetti, 383 kişi de yaralandı. Bugün ise 9 günlük tatilin sonuncu günü ve trafik kazalarına dair son durumu yarından itibaren gazeteler ve TV haber bültenlerinden zaten öğrenmiş olacağız. Bir yanda mübarek Kurban Bayramı; huzur, mutluluk, icabetler ve ibadetler fırsatı, öte yandan ise yüreklerimizi dağlayan trafik canavarıyla giden canlar ve bu haberleri, gece gündüz tekrar tekrar ve uzun uzadıya TV kanallarının haber bültenleri aracılığıyla ekrana taşıyan yayıncılık anlayışı?!... Bir türlü yaşayamadığımız ve yüzünü göremediğimiz o kazasız belâsız bayramlar?!... Her mübarek bayramda yaşanan bu vahamete artık birileri ne yapıp edip bir son vermeli!.. Bayramlar dışında da temcit pilavı gibi, her türlü kaza, intihar, şiddet, vahşet ve benzeri haberleri, sürekli haber bültenleri aracılığıyla yansıtma huyundan vazgeçmeli artık TV kanalları! Bu türden haberleri, ince filtrelerden geçirmeden seyirciye ve halka sunmanın artık faydadan çok zarar getirdiği aşikâr!... Artık bütün TV kanallarının; bilinçlendirici, eğitici, aydınlatıcı ve yönlendirici bir haber ve programcılık tarzını sergilemesi gerekmiyor mu?... Çünkü mevcut yasalar ve kurallar kadar bunların açılımı ve izahına da muhtaçtır insanoğlu. Basit bir örnekle noktalayayım sözlerimi; "Trafik kurallarına uyalım, uymayanları uyaralım!" deyişinin nasıl olması gerektiğine, izahına, yöntemine ve açılımına ihtiyacı vardır insanoğlunun!... İşte bu temel görev de, seçkin konu, konuk ve uzmanlarıyla TV kanallarına düşer!.... Sadece kaza ya da son dakika haberlerini ekrana yansıtmakla, yayıncılık ve habercilik olmaz!!...