Dikkât ediyorum da yolda yürürken, alışveriş esnâsında, herhangi bir kuyrukta beklerken, günlük beşerî münâsebetlerimizde ve özellikle trafikte araba kullanırken görgü ve saygı kurallarına pek önem vermiyoruz. Bizler mi bozulduk, birileri bizleri mi bozdu yoksa öz değerlerimizi mi yitirdik?!.. Bir yozlaşmadır, bir 'adam sende'ciliktir gidiyoruz... Şahsen bendeniz, yoğun bir biçimde çalışmaktan yorulmuyorum. Benim ruhumu ve beynimi yoran en önemli etken, oradan oraya koştururken yollarda ve çevremizde gördüğüm ve yaşadığım insanlık manzaralarından nasibini alamamış iletişim cinayetleri, saygısızlıklar ve görgüsüzce hâller, hareketler ve davranışlar. Birilerinin, bir kanser gibi yayılan bu kötü örnek ve davranışlara bir şekilde yön vermesinin zamanı geldi de geçiyor. Uzun yıllar İstanbul'da yaşamış bir fert olarak gördüğüm insanlık dışı iletişim manzaraları fenâ hâlde canımı sıkıyor ve beni fazlasıyla üzüyor. Hiç de yakıştıramıyorum o davranış biçimlerini yurdum insanına. Gerçi bendeniz işim ve iletişimim gereği karşılaştığım olumsuz hâlleri olumluya çevirme bilinci ve yeterliliğini gerçekleştirebiliyorum ancak toplumumuzun belli kesiminin görgü ve saygı açısından ciddi anlamda eğitilmeye ihtiyacı var kanaâtindeyim. Bu konuda en önemli görev, kitle iletişim araçlarına ve Milli Eğitim'e düşmüyor mu?.. İlköğretimden başlayarak, "Genel Terbiye", "Görgü Kuralları" ve "Kişisel Gelişim ve İletişim" adı altındaki dersler ya da bilgiler, gerek ilköğretimden başlayarak ve gerekse radyo ve televizyonlarda "Eğlendirerek Eğitim" tarzıyla verilemez mi?.. Çok mu zor?.. Yoksa birilerinin işine mi gelmiyor?.. Özellikle TV yayınları genel anlamda çok ciddi bir model oluşturuyor insanların etkilenmesi ve yönlendirilmesi bakımından. Artık birileri kolları sıvasın çünkü terbiye, görgü ve kültür olmadan ahlâk da olmaz!!..