Ağaçları, elektrik direklerini, deniz kenarındaki evleri, kurbanlık hayvanları yerle bir eden, evde ve yoldaki insanı mağdur durumda bırakarak ölümle yüz yüze getiren bir fırtına dalgası yaşıyor ülkemiz. Yoğun kar yağışı ve tipi de cabası. Okullar da sömestre denk gelince çoluk çocuk ailece eve kapanıp televizyonun karşısına geçerek haber bültenlerini, çeşitli yayın ve yapımları yoğun bir biçimde -kar yağışı gibi- takip etmeye başladık. Büyükşehir belediyesi, karayolları, ilgili diğer kamu kuruluşlarındaki görevlilerle birlikte, TV ve Basın dünyasının çalışanları da -evleri yakın olanlar hariç- görevlerini yatıp kalkarak işyerlerinde tamamlamaya çalıştılar... Dolayısıyla seyirciler de bu istisnai hava şartlarında televizyonla yatıp kalktı. Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nün verdiği bilgilere göre bu durum Salı gününe kadar da devam edecek. Evine gitmeye ve ailesiyle birlikte olmaya zaman bulamayanlara, yorgun ve hasta olanlara böylelikle gün doğdu. Artık -özellikle "SENİ" kumanda etmeye çalışan aletle- istediğin kadar "Zap"layabilirsin!... Ülkemizde ortalama sekiz saatini TV karşısında geçirenler, bu fırsattan istifâde, bir o kadar da ailesiyle birlikte -TV seyretmeden de- muhabbet edebilme imkânını bulabilirler. Peki, ya ısınamayıp aç susuz, sobasız, kömürsüz bir biçimde yaşamaya çalışanlar ne yapabilir?!.