İftar ve sahur programları!..

Televizyon yayınları deyince, ister istemez içinde bulunduğumuz mübarek ramazan ayına uygun ya da uygun olmayan programları takip etmek ve onları dikkâte almak durumundayız. Gerek iftar gerekse sahur vakitlerinde çoğu televizyon kanalı, çok seslilik ve rekabet adına farklı formatlardaki yapımlarla ekrana geliyor. TV kanallarının çoğu -klasik bir format olan- alanında uzman hocaları stüdyoya konuk etmek suretiyle sohbet ediyor ve söyleşilerde bulunup halkı aydınlatıyor. Bir başka format ise, arada sâzende ve hânendelerin icrâ ettikleri ve pek çok değerli eserlerin ve ilâhilerin de yer aldığı dînî sohbetler. Bir üçüncü format olarak da ramazan ayına uygun dînî içerikli film ya da dizi filmleri sayabiliriz. Bütün bunlara renklilik ve çeşitlilik diyoruz. Kim hangi yapımdan hoşnut oluyorsa elbet onu tercih edecektir bunca TV kanalı arasından. TV yayıncılığı ve programcılığı açısından bendenize soracak olursanız, yıllar boyu aynı formatta ve hep aynı kişilerin sunumlarıyla, kendini yenilemeden hazırlanan ve ekrana getirilen programların yayınlanmasının topluma pek bir şey kazandıracağı kanaâtini taşımıyorum. Özellikle ramazan ayı içinde özgün nitelikli formatlardaki yapımların ekrana getirilmesinden yana olduğumu defalarca tekrarlamıştım. Geçen hafta yazdığım ve Kanal 1'de yayınlanan "İslâmiyetin Doğuşu" adlı dizi özgün bir yapıma örnektir. Yeri gelmişken, bu diziyle ilgili ufak bir eleştiride de bulunayım; Kur'an-ı Kerim'den orijinal sesle Âyet-i Kerîmeler okunurken maâlesef alt yazıları verilmemiş ve ayrıca Zeyd'i seslendiren şahıs durmadan 'selem'deyip duruyor "Sallâllahü Aleyhi ve Sellem" diye -çift S harfiyle- seslendirmesi gerekirken "Sellem" kelimesini. Aman dikkât!... Bu senenin ramazan ayına uygun ve özgün bir yapım olarak ayrıca SHOW TV'de, Ahmet Özhan'ın sunduğu programı da örneklere ilâve edebiliriz. Sağlık ve âfiyetle kalınız değerli okurlarım.