Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik kriz, hepimizi ve bütün sektörleri ciddi bir biçimde sarsmış olmasına rağmen, "Kul sıkışmayınca, hızır yetişmez" misâlinden yola çıkarak sağlam bir irade ve inançla -her şeye rağmen- motivasyona ve sabra yönelmemiz gerektiği kanaâtindeyim. Çünkü irade ve inancı tetikleyen güçler, sabır ve motivasyon gibi, insanın gönlüne fısıldanan "sihirli" kavramlardan başkası değildir... Hiç uzağa gitmeye gerek yok. Şu "Sihirli Kutu" diye nitelediğimiz televizyon, halkın-izleyicinin gönüllerine su serpmeye muktedir en güçlü kitle iletişim aracı. Gelgelelim ki, yaklaşık 10 yıldan bu yana yayın yapan, çiçeği burnundaki özel radyo ve TV kuruluşlarımız, izleyicilere karşı olan sorumluluklarını, ne yazık ki yeterince gerçekleştirmedi!... Bir kamu kuruluşu olan ilk göz ağrımız TRT'yi, özellikle 2001 yılında gerçekleştirdiği çağdaş atağıyla, özel televizyonlardan soyutlamak durumundayız. "Görünen köy kılavuz istemez" misâli TRT bütün kanallarıyla halkın, izleyicinin beklediği ve özlediği bir kimliğe büründü. Eh, beklediğimiz bu nitelik ve motivasyon da, ancak TRT'ye düşerdi zaten... Özel televizyonlarımızın içinde bulundukları genel hâle gelince; artık bu "reyting ve rant" sevdasından vazgeçmek gerekiyor bir!... Güvenilir, kaliteli yapım, program, haber ve kalifiye elemanlara yönelmeleri kesinkes gerekiyor, iki!... Sen, bunca yıllık -hem de TRT kökenli ve son derece de başarılı- kalifiye elemanlarını; haber yönetmenini, müdürünü, spikerini, prodüksiyon sorumlularını, yöneticini, asistanını, bir çırpıda, gözünün yaşına ve itibarına bakmaksızın işine son vereceksin ve yeni yetme, son derece tecrübesiz ve torpille işe alınmış körpecik delikanlı ve kızları sembolik maaşlarla çalıştıracaksın!... Olmaz böyle şey!.. Dünyanın hiçbir TV kuruluşunda böyle dengesizlikler görülmemiştir, bizdeki saçma-sapan uygulamalardan mâdâ?!... Ondan sonra da kalite bekle, ilgi bekle!.. Halk artık yemiyor, biline!... İşte bu yüzden, özel televizyonların kendilerine çeki düzen vermelerinin tam zamanı, iş işten geçmeden!!...