Değerli okurlarım; bugün, son zamanlarda gerek Radyo ve Televizyon Üst kurulu (RTÜK) ve gerekse ilgili uzmanlara, sağduyulu seyircilerimiz tarafından TV yayıncılığı ile ilgili gönderilen şikâyet, öneri ve sonuçları paylaşmak istiyorum sizlerle!... Sağduyunun yanı sıra kadirşinas bir kimliğe de sahip olan yurdum insanının gerçek mânâdaki eleştirilerini ve uzmanların çarpıcı yorumlarıyla birlikte RTÜK araştırma ve karar sonuçlarını, siz değerli okuyucularıma, spotlar hâlinde şöylece sıralıyorum: * Son yıllarda okullarda, sokaklarda ve ailelerde şiddet ve cinsel taciz vakalarının giderek arttığını öne süren Psikolog Alp Ardıç, yaptığı açıklama ile TV dizilerindeki tehlikeler konusunda çocuk ve gençleri uyardı. "Bazı dizilerin temel içeriği cinsel ilişkiler, tecavüz ve cinsel istismar üzerine kurulu olup, insanın en önemli dürtüselliğine hitap etmektedir" diyen Ardıç, çocukluk ve ergenlik döneminde kişilik oluşumu sürecinden geçen çocukların korunması gerektiğinin altını vurguladı. * RTÜK tarafından gerçekleştirilen "Kadınların Televizyon İzleme Eğilimleri Araştırması-2" ye göre kadınların yüzde 78'i dizi izlemeyi tercih ediyor. Araştırmada kadınların yüzde 60'ının yaklaşık olarak 2 ile 5 saât arasında TV izlediği ortaya çıktı ve en fazla izdivaç, magazin, kadın kuşağı, spor ve şiddet/korku içeren programlardan rahatsız oldukları belirlendi. * Ve şu son haber de, artık yüreğimize su serper bir mâhiyet taşıyor; TBMM Anayasa Alt Komisyonu'nda RTÜK Yasa Tasarısı'nda radikal değişiklikler yapıldı. Dizilere karşı kamuoyundan yapılan eleştiri ve şikâyetler dikkâte alınarak "kademeli ceza" sistemi yerine "şipşak" ceza dönemine geçilmesine karar verildi. Yani bu uygulamaya geçildiği takdirde, TV kanallarının yayın lisansının iptal edilmesi de mümkün olacak!.. Sevgili Okurlar; yıllardır televizyonculuk üzerine yazdığım ve sağduyulu seyirciler ile uzmanların gayretleri sonucu yurdum insanının lehine sonuçlanması gereken kararlar nihâyet gerçekleşebilecek!...