Geçmişte izlediğimiz ve eleştirdiğimiz TV yayınları günümüzdekilerin yanında çok masum kaldı. "Gelen gideni aratır" misâline uydu günümüz televizyon yayıncılık anlayışı. Sadece çocuk ve gençler değil, yetişkinler de nasibini alıyor en etkili iletişim ve propaganda aracı olan televizyondan. Yapılan araştırmalar, vaktini en çok televizyon seyrederek geçiren ülkelerin başında olduğumuzu ve bu konuda Amerika'yı dahi geçtiğimizi söylüyor. Maşallah, haftada doksan dizi yayınlamakla da dünya rekortmeni olmuşuz. Bir zamanlar pembe dizi izleyen hanımları eleştirirdik. Pembe diziler, ki adı üzerinde pembe, günümüz kara dizilere göre çok masum kalmadı mı?!... Uzun metrajlı filmin ilk yarısında tek bir kareye ustalıkla sıkıştırılmış meşrubatın şuuraltına kazınması sonucu, filmin ikinci yarısında çoğu kişinin o meşrubatı almak üzere fuayeye yürüdükleri örneğini çoğumuz biliriz. Bu örnek de çok masum kaldı günümüz dizi ve filmlere göre. Özellikle günümüz dizilerinde neler yok ki; şuuraltına kazınmasın ve güzelim beynimizi dumura uğratmış olmasın. Münakaşa, öfke, dayak, tabanca, bıçak, hiddet, şiddet, cinnet, cinayet, vahşet, dehşet, kan, gözyaşı, sigara, alkol, uyuşturucu, cinsellik, tahrik, teşvik ve daha birçok benzeri konu ve görüntüler sürekli olarak beynimizi işgâl ederek psikolojik yapımızı bozmuyor mu?!... Seçici ve bilinçli bir TV izleyicisi olmaktan başka çaremiz yok!...