Muhakkak "Her şeyde bir hayır vardır" ve insanoğluna düşen görev, bu hayrın özünü keşfetmek ve idrak etmektir!... Ancak, yaşadıklarımızı, dünyada yaşayan birer fert olarak görüp incelediğimizde, 2001 yılına "uğursuz" diyenlerimiz de az değil!... "Uğursuzluk" ya da tâlihsizlik şeklinde değerlendirsek dahi 2001'i, müsebbibi, hiç insanoğlundan başkası olabilir mi, diye düşünmekten de kendimi alamıyorum... Yetişmiş, yılların bilgi ve birikimiyle dolu kalifiye elemanından tutun da, her alandaki emektarların bir anda işten tasfiye edilebilecekleri ve açıkta kalabilecekleri bir yıl düşünün ki; adı 2001... Tarihlere geçecek olan "Kapkara" bir yıl!... Ne övülesi bir ânı var, ne yanı, ne de maddi manevi bir sermayesi; şu 2001'in!... Uğursuz mu uğursuz, şom mu şom, her hâli ve her haberiyle; "Altta kalanın canı çıksın" ya da "can pazarı" misâli!... Onbinlerce ve daha fazlası işsizler ordusuyla "gün sonunu" getirmeye çalışan zavallı ve garip vatandaşımızı şu veya bu şekilde TV ekranlarından takip ettik!... Ve bu vesileyle, 2001 yılının son "Ateş Hattı" programı aracılığıyla, "Yılbaşında kutlama olsun mu, olmasın mı" adlı tartışmayı da izledik... "Onu bunu bilmem", söylemek istediğim özetle şu: Herkesin yeni yılını cân-ı gönülden tebrik ediyor ve 2002'nin, insanlık âlemine barış, huzur, sağlık, âfiyet ve hayırlar getirmesini "Yüceler Yücesi Yaradandan" niyaz ediyorum!!... Ve irade, siz insanoğlunda, "Yılbaşını", dilediğiniz gibi -niyetler ve akıbetler adına- tebrik eder, ya da kutlayabilirsiniz?!...