Para "güven" ister!...

A -
A +

Korkaklığın şaheser numunesi paradır. Güven vermeyen, kaotik ortamdan sırra kadem basıp ilk çekilen ve yerine yeller estiren nesne paradır. İstikrarla para; asılla gölge gibi birbirini takip eder. Malum, para (sermaye)'nın yerlisi var, yabancısı var. Kaç yaşında olursanız olun; herkes bir ömür boyu maziini sinema şeridi misali gözleri önüne getirsin. Yirmi sene, otuz sene, kırk sene... Bilemediniz elli, altmış senelik bir ömürde; Türkiye'de, "oh hayat varmış" dedirtecek cinsten bir süreç yaşanabilmiş midir? İnsanın rahat olmadığı; diken üstünde olup endişe içinde yaşadığı bir cemiyette bir de parayı (sermaye) düşünün! Yastık altından çıkıp, ekonomiye aktif olarak girebilir mi? Gelişmiş demokrasilerde insanlar, onlarca sene sonrasını görüp, gönül rahatlığı içinde adım atabiliyorlar. Neden? Çünkü; başta demokrasileri ve ona dayalı her çeşit kurum ve kuruluşları yerli yerindedir de ondan.. Hukuk devleti olmanın rahatlığı içindeler. Bu toplumlar, evvel emirde güven ve emniyeti temin ederek, insana ve sermayeye huzurlu bir ortam sağlamışlardır. Biz ise, siyasi istikrarı "gündüz feneri" ile aradık! Her an; hop oturup hop kalkan bir toplumda hakim olan yegane unsur endişedir. Kimler olduğunu bilmiyorum ama birileri; bizi seneler senesi, bilerek veya bilmeyerek endişe içinde yaşatıyorlar! Böylece ne insanımız rahat bir nefes alabiliyor ve ne de sermaye, bizde rahat bir ortam bulup yerleşip yeşerebiliyor. Yeni istihdam sahaları Mevcut sermaye de "gözü karalığından" bu denli başarıları elde edebiliyor! Yoksa, o da akıllıca bir iş yapmadığının farkındadır! Zira, bu ülkede; yarın ne olacağını kimse bilememektedir! Her an herşeyin olabileceği bir ülkede yerli sermaye, yastık altından çıkmaktan korkarken, buraya yabancı sermayenin gelişini beklemek mümkün olabilir mi? Bakınız bugün işsizlik ürkütücü boyutlara ulaşmış bulunmaktadır. Bu gidişle; yani yeni istihdam sahaları oluşturulmadığı takdirde yarın, çok daha kötü şeyler olabilecektir! Resmi rakamlar (kayıtlı ekonomideki) işsizliğin yüzde %13'ler dolayında olduğunu gösteriyor. Buna bir de kırsal kesimdeki kayıt dışındaki işsizlik eklenince ortaya çıkan tablo tek kelime ile "ürkütücü"dür... Hamasi nutuklar Nasıl yapıp da bu ülkenin önünü açabileceğiz! İnsanını ve sermayeyi rahatlatıp kalkınmayı temin edebileceğiz? Yabancı sermayeyi kabahatli bulmadan önce, biz içimize bakalım! İçerisi, bırakın yabancı sermayeyi; yerli sermaye açısından ne kadar güvenli? Bugün itibariyle hangi yerli kuruluş işletmesini büyütüp istihdam imkanlarını artırabiliyor? Ayakta kalabilmek için bulunan tek çıkar yol küçülmektir. Herkes de bunu yapıyor zaten. Öyleyse işsizlik giderek daha korkunç boyutlara ulaşacaktır! Kıbrıs meselesi halledilmeden, AB için tarih almadan bu ülkenin önünün açılabilmesi mümkün değildir. Bakınız; yetkili yetkisiz birileri çıkıyor; Kıbrıs'la alakalı hamasi nutuklar atıyor: Borsa baş aşağı gidiyor! Fransa Dışişleri Bakanı bu şartlarda Türkiye'yi AB'ye alamayız diyor, piyasalar alt üst oluyor! İçeride ve dışarıda kim öksürürse Türkiye ve Türk insanı etkileniyor! Böyle mi olmalı? Bu nasıl bir demokratik anlayıştır ki; hâlâ "benim hükümetim-senin hükümetin" teraneleriyle vakit kaybediyoruz. Hangi hükümet olursa olsun, bütün bir topulumun hükümeti değil mi? Bir beldenin belediye başkanı A partiden seçildi diye; diğer partili vatandaşlar o belediyeden hizmet almayacak mı? O belediye başkanı, onların da belediye başkanı değil mi? Gelişmiş demokrasilerde, particilik ve çekişme seçime kadar olur. Seçimden sonra herşey biter. Hükümet hükümetliğine, muhalefet muhalefetliğine bakar. Daha açık ifadesiyle herkes işine gücüne bakar. Bitmeyen partizanlık Bizde ise, çekişme ve partizanlık seçimlerden sonra daha da alevlenerek devam ettiriliyor. Peki; biz ne vakit işimize bakabileceğiz? Yazık değil mi bu millete; bu milletin zayi ettirilen kıymetli zamanına? Başkasına acımıyorsanız da; kendinize ve gelecek nesillerinize acıyın. Çünkü, böyle yapmakla heder ettiğiniz bütün bir gelecektir! Kendi geleceğinizdir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.